Romantik ilişkiler bireyin gelişiminde önemli bir rol oynar. Romantik ilişkiler çoğu kişi için güzel yaşantılar ve duygular barındırmakla beraber, bazı kişiler kimi zaman ilişkilerinde istenmeyen durumlar yaşarlar. Hepimiz ilişkilerde yara alır yine ilişkilerde iyileşiriz. Öyle ki hayatta kalabilmek için bağ kurmaya ihtiyaç duyarız. Çünkü bizler yalnız yaşayamayan varlıklarız. Sağlıklı ve güvenli bir ilişki içerisinde olmak en önemli ihtiyaçlarımızdandır. Yaşamımızı mutlu ilişkiler nasıl olumlu anlamda etkiliyorsa sağlıksız ve kötüye giden ilişkiler de bir o kadar olumsuz etkiler. O nedenle sağlıklı ve sorunlu ilişkilerin ayırdına varabilmek için farkındalığımızı arttırmalı ve ilişki içerisindeki işaretleri iyi okumalıyız. Sizler için kötüye giden ilişkilerin belli başlı belirgin özelliklerini sıraladım;
-
İstismar:
İstismar kavramı, kişiler arası ilişkilerde güçlünün zayıfı kendi çıkarları için kullanması, onu olumsuz şekilde etkileyecek farklı tutumlar sergilemesi, iyi niyeti suistimal edici davranışlarda bulunma anlamlarına gelir. İstismar gerçekleşme şekline göre fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal olmak üzere dört boyutta ele alınır. Birçok ilişki baskılayıcı ve yoğun bir şekilde istismar edici örüntüler içerir. Romantik ilişkilerdeki istismar deneyimleri, bireylerin yeni romantik ilişkiler yaşamalarını engelleyebilmekte hatta sağlıklarını tehdit edici olabilmektedir. İstismar olan ilişkilerin düzelme ihtimali güçtür.
-
Aşırı yıkıcı Eleştiri:
Devamlı yıkıcı bir şekilde eleştirilmek hiç kimseye iyi gelen bir durum değildir. İlişkilerimizde çoğu zaman ben dilini değil sen dilini kullanabiliyoruz. Bu da karşı tarafa karşı suçlayıcı bir ifade şekli kullanmak demektir. Romantik ilişkilerinizde devamlı aşırı bir şekilde eleştiriliyor, suçlu hissettiriliyor, yaptıklarınız genelleniyorsa (“Sen hep böylesin.” gibi) sağlıksız bir ilişki içerisinde olabilirsiniz. Bu tutum sizi partnerinizden uzaklaştırır. Size kendinizi özgüvensiz ve yetersiz hissettirebilir. Benzer tutumu elbette siz de gösteriyor olabilirsiniz. İfadelerinizi gözden geçirmenizde fayda var. Yılmadan, pes etmeden “Bu benim için önemli.” demek gerekiyor. Karşı tarafı suçlamadan direkt derdimizi anlatabilmemiz çok mühimdir. Eleştiri yerine yumuşak bir başlangıç ile diyaloğa girmeliyiz.
-
Aşağılama:
Romantik ilişkimizde aşağılanma ve küçümsenme ile karşılaşıyorsak kötüye giden bir ilişkide olma ihtimalimiz yüksektir. Çoğunlukla aşağılama, aşırı yıkıcı eleştirme ile birlikte görülür. Yaşadığımız ilişkide karşı taraf sorunlarımızı ciddiye almayabilir, küçümseyebilir. Veya karakterimizle ilgili hakarette bulunabilir. Bizi hor görebilir, taklit edebilir ve bize göz devirebilir. Tüm bunlar aslında duygusal istismarın boyutlarıdır ve toksik bir ilişki içerisinde olduğumuzu bize gösterir. Partneri yalnızlaştır ve değersizleştirir. Sağlıklı ve mutlu ilişkilerde çiftler birbirlerini aşağılamaz, tam tersi sık sık takdir ederler.
-
Savunma:
Kötüye giden bir ilişkide olduğumuzu gösteren bir diğer etken partnerimizin hiçbir şekilde yaşanan sorunlarda kendi katkısını kabul etmiyor olmasıdır. Çiftlerde görülen yapıcı eleştirilere karşı savunmacı tavır, hep kendini koruma ve sorumluluk almama problemleri çözmek yerine yeni problemler yaratır. Bu hiç çözüm odaklı bir tutum değildir. İlişkilerimizde yaşadığımız tartışmalarda kendi payımızı görebilmeliyiz. Zaman zaman “Hiç bu açıdan bakmamıştım, bundan sonra bu açıdan da bakacağım.” diyebilmeliyiz. Bu yenilgiyi kabul etmek değildir. Zaten düşmanımızla savaşta değiliz ki niye yenilelim.
-
Duvar örme:
Romantik ilişki problemleri ile terapiye gelen danışanlarımda en sık karşılaştığım davranış şekli pasif agresif tavır oluyor. Çiftler sorun yaşadığında sağlıklı bir şekilde tartışmak, konuşmak ve çözmek yerine küsmeyi, surat asmayı, trip atmayı, hatta yatak ayırmayı ve evi terk etmeyi tercih ediyor. Bu da aslında açık iletişim kurmak yerine partnere karşı duvar örmeye ve kendini kapatmaya sebep oluyor. Aynı zamanda aslında pasif agresif davranışlar karşı tarafı yok sayan davranışlardır ve yine bir psikolojik şiddet çeşididir. Partneriniz sizin konuşma çabanıza rağmen hep bu şekilde duvar örüyorsa o ilişkide kalmayı tekrar düşünmelisiniz.
-
Partneri devamlı değiştirmeye çalışmak:
Sık sık “Ama ben senin iyiliğini istiyorum.” ile başlayan cümleler duyduğunuz oluyor mu? Sağlıksız ilişki içerisinde olan çiftlere baktığımızda en sık karşılaştığımız davranışlardan bir tanesi de karşı tarafı devamlı değiştirmeye çalışmaktır. Partnerimiz eğer bizi olduğumuz kişi olarak kabul edemiyorsa, biz o ilişkide kalmak için partnerimizin istediği kişiymiş gibi davranabiliriz. Çünkü karşı taraf bizi bazen çok açık bazen de manipülasyonlarla kendi kafasındaki şablona uydurmaya çalışır. Bizim varoluşumuzdan memnun değildir. Bu da bizim kendi kişiliğimizi ortaya koyamamamıza ve kendimiz olamamamıza neden olur. Kendimizi özümüze yabancılaşmış ve özsaygımızı yitirmiş şekilde buluruz.
-
Başarısız onarma girişimleri:
İlişkilerde sorunlar yaşanır fakat ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için sorunlar kadar onarma girişimleri de olmalıdır. Her kavga sırasında ayrılığın sıkça gündeme gelmesi sağlıksızdır. Karşı tarafı devamlı güvensiz ve tehlikede hissettirir. Her şey tehdit olarak algılanır ve kişi diken üstünde olur. Partnerimiz sürekli evi terk etme ve boşanma/ayrılma ile bizi tehdit ediyorsa, sürekli geçmiş konuları yeniden açıyorsa, hassas noktalarımızdan bizi incitme girişimlerinde bulunuyorsa ve cezalandırıyorsa iyiye gitmeyen bir ilişki içinde olma olasılığımız yüksektir.
-
İlişkide sınırların olmaması:
Romantik ilişkilerimizde “biz” olmayı severiz. Biz olma hali çok güven vericidir ve ilişki için önemli de bir unsurdur. Fakat dozunu ayarlamak gerekir. Son zamanlarda yine çok karşılaştığım bir şey var ki bazı ilişkiler birbirine nefes alanı bırakmıyor. Bireysellik kayboluyor. Yapışık ve iç içe geçmiş ilişki örüntüleri sağlıklı örüntüler değildir ve “ben” olabilme halini sekteye uğratır. Kendimizi gerçekleştirme ve geliştirmemizin önünde engel oluşturur. Karşı taraf eğer bize karşı kaybetme korkusu içerisindeyse bunu yapma ihtimali daha fazladır.
-
Kırılan güvenin onarılmaması:
Çiftler arasında aldatma ilişki başlarken hayali yapılan sözleşmeyi ihlal eden bir durumdur. Kişi aldatıldığında ilişki eskisi gibi devam etmez diye kesin bir şey söylenemez. Fakat ilişkinin devam edebilmesi için aldatan kişin telafi etmek için pes etmeden çabalaması gerekir. Güveni yeniden oluşturmak kolay değildir ve bunun için şeffaflık gerekir. Tekrar tekrar gelen sorulara cevap vermek gerekir. Aslında aldatma sonrası devam eden ilişki yepyeni bir ilişkidir. Zedelenen güvenin oluşması için emek vermeye ve zamana ihtiyaç vardır. Eğer aldatıldığınız veya başka sebeple güveninizin kırıldığı bir ilişki içerisindeyseniz ve partneriniz bir onarma gayreti göstermiyorsa güven duymanın sizin için ne demek olduğunu gözden geçirmenizi ve böyle bir ilişkiyi gerçekten isteyip istemediğinizi düşünmenizi öneririm.
-
Aşırı kıskançlık ve kısıtlama:
Zaman zaman bazı kişiler tarafından sevgi gösterme biçimi gibi algılanan aşırı kıskançlık ve kontrol etme çabası yine aslında bir psikolojik şiddet türüdür. Aşırı kıskanan kişi partnerinin ailesi ve arkadaşlarıyle görüşmesini istemez. Hayatını kısıtlar. Onu devamlı takip eder. Her yaptığından haberdar olmak ister. Her şeyden şüphelenir ve karşı tarafı devamlı suçlar. Toksik kıskançlık uzun vadede hayatı mahveder. Buna boyun eğen kişi kendini birçok şeyden soyutlamak zorunda hisseder. Karşı tarafın neden güven duymadığı ile ilgili devamlı kendini sorgular.
İlişkilerde tartışmalar yaşanır bu da sağlıklıdır. Fakat partnerimizin bize karşı tartışma sırasında nasıl davrandığı önem taşır ve ayrıca sonrasında tartışmalar üzerine konuşulabilmelidir. Her konuda uzlaşılmaz. Mutlaka çözülemeyen konular vardır. Çoğu zaman uzlaşılamayacağında uzlaşılmalıdır. İlişkilerde elbette sorunlar olur fakat bu sorunları değiştirmek ve telafi etmek için çaba varsa, ilişki gelişiyor anlamına gelir. Fakat yoksa bu ilişki tekrar gözden geçirilmelidir. İlişkinin başlarında bu sinyalleri fark etmekle kendimizi korumamız ve bir karar vermemiz daha kolaydır. İlerleyen zamanda ilişkiye yatırım yapınca değerlendirmek zorlaşır.
Eğer bu özelliklerden birçoğu yoğun bir şekilde ilişkinizde varsa yaşadığınız ilişkinin kötüye giden bir ilişki olması muhtemeldir ve sizin de yüksek bir uyarılma halinde olmanız normaldir. Kendinizi güvende, rahat ve huzurlu hissedemeyebilir ve hep tetikte olabilirsiniz. Eğer öyleyse yalnız değilsiniz. Birçok insan benzer şeyleri yaşıyor. Maruz kaldığı şeyleri sevmenin biçimleri zannedebiliyor. Eğer ilişkinize dışarıdan bir gözle bakabilmek ve kararlarınızı yeniden değerlendirmek isterseniz bir uzman desteği alabilirsiniz.
Kendimize sormamız gereken sorular;
-
Benim ilişkide ihtiyaçlarım neler?
-
Nasıl bir ilişkide olmak bana iyi gelir?
-
Bu belirgin özelliklere rağmen ben bu insanla bu ilişkiye devam etmek istiyor muyum?
-
Ben böyle bir insanla uzun süre birlikte olabilir miyim?
-
En ihtiyaç duyduğumda yanımda olmasını istediğim kişi birlikte olduğum kişi mi?
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.