Nadir Hastalıklar Günü

İlk olarak 2008 yılında Şubat ayının 29’unda Avrupa Nadir Hastalıklar Örgütü (EURORDIS) tarafından kutlanan Nadir Hastalıklar Günü, tüm dünyada her sene Şubat ayının son gününde kutlanmaya devam etmektedir. Tek tek değerlendirildiklerinde oldukça seyrek görülmeleri, tanı ve tedavi imkanlarının çok kısıtlı olması nedeniyle geçmişte Yetim Hastalıklar (Orphan Disease) olarak da adlandırılan Nadir Hastalıklar nedir?

Nadir Hastalıklar

Nadir Hastalık tanımı ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Avrupa’da ve Türkiye’de 2000 kişide bir ya da daha az sıklıkta görülen hastalıklara nadir hastalıklar denilmektedir. ABD’de 200.000’de bir, Japonya’da ise 50.000’de bir veya daha az sıklıkta görülen hastalıklar nadir hastalık olarak kabul edilmektedir. Nadir hastalıkların her birinin toplumda görülme sıklığı ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF), Akdeniz Anemisi (Beta talasemi), Behçet hastalığı gibi bazı nadir hastalıklar dünyanın pek çok bölgesinde oldukça seyrek görülürken, Türkiye’nin de dahil olduğu Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde çok daha sık görülmektedir. Nadir hastalıkların %80’i genetiktir. Genetik hastalıkların tamamı Nadir Hastalıklar grubuna dahil edilmekle birlikte her nadir hastalık genetik değildir. Çok nadir görülen bazı enfeksiyon hastalıkları, otoimmün hastalıklar ve bazı kanserler genetik dışı Nadir Hastalıklar sınıfındadır. Nadir hastalıklarda hastaların yarısı yenidoğan ve çocukluk çağında olup, diğer yarısı yetişkin hastalardan oluşmaktadır. Nadir Hastalıklar klinik olarak çok heterojendir. Çok farklı doku, organ ve sistemleri etkiler. Kronik ve ilerleyici hastalıklardır. Ciddi fiziksel ve mental hasara neden olabilirler ve çoğunlukla etkili tedavileri yoktur ve bir kısmı hayatı tehdit edebilmektedir.

Nadir Hastalıklar Gerçekten Nadir Mi?

Literatürde bugüne kadar tanımlanmış 8000’e yakın nadir hastalık bulunmaktadır. Her yıl bu sayı artmaktadır. Nadir Hastalıklar tek tek bakıldığında seyrek görülüyor olsalar da, bütününe bakıldığında tüm dünya nüfusunun %10’unun nadir hastalıklardan etkilendiği tahmin edilmektedir. Avrupa’da yaklaşık 30 milyon, ABD’de 25 milyon, dünyada ise 350 milyondan fazla nadir hastalığa sahip insan bulunmaktadır. Türkiye’de ise 5 milyon civarında insanın Nadir Hastalık sahibi olduğu tahmin edilmektedir. Nadir Hastalıklar içinde çok daha seyrek görülen bir gruba (100.000’de 1’den az) ultra nadir hastalık denilmektedir. Türkiye’de 30.000 civarında Ultra Nadir Hastalık’tan muzdarip hasta olduğu tahmin ediliyor. Akraba evliliğinin Avrupa ülkelerine göre daha yaygın olduğu Türkiye’de özellikle otozomal resesif kalıtılan Nadir Hastalıklar’ın gün geçtikçe daha büyük bir halk sağlığı sorunu olacağı öngörülmektedir.

Nadir Hastalıklar Artık Sahipsiz Değil!

Nadir Hastalıkların 1/3’nin nedeni henüz aydınlatılamamıştır. Nedeni bilinen hastalıklarda ise önemli bir kısmında tanı konulamamakta, ya da hastalar yanlış tanılar ile takip edilmekte ve doğru tanı konulmasında gecikme olmaktadır. Bu hastalıklar çok seyrek görüldüğü, klinik olarak çok çeşitli ve karmaşık olduğu için sağlık profesyonelleri tarafından tanınması kolay olmamaktadır. Birçoğunda altta yatan nedeninin bilinmemesi, tanı konulmasını sağlayacak testlere altyapı yetersizliği ve pahalı olmaları nedeniyle hastaların ulaşmakta zorlanması da tanı konulmasını zorlaştırmaktadır.

Nadir Hastalıkların ancak %5’inde tedavi imkanı söz konusudur. Nadir Hastalık kategorisinde yer alan hastalıklar tek başlarına değerlendirildiklerinde çok seyrek olmaları ve bu hastalıkların altında yatan sebeplerin anlaşılmasındaki yetersizlikler nedeniyle yakın zamana kadar tıp ve bilim dünyasının dikkatini fazla çekmemiştir. Bu nedenle haklarında yeterli çalışmalar yapılmamış, tanı ve tedavi imkanları fazla geliştirilmemiştir. Hem hekimler arasında, hem sağlık politikalarını belirleyen kurumlarda, hem de toplum genelinde farkındalık geliştirilememiştir.

Ancak 2000’li yılların başından itibaren hızlı şekilde gelişen genetik analiz yöntemleriyle nadir genetik hastalıkların tanısı kolaylaşmış, bu hastalıkların nedenleri anlaşılmaya başlanmış ve yeni tedavi metotlarının geliştirilmesinin önü açılmıştır. Bugün artık insan genomunun tamamını dizilemek ve samanlıkta iğne bulmaktan farksız şekilde, 3.2 milyar baz içinde tek bir mutasyonu dahi saptamak mümkün hale gelmiştir. Hastalıkların altında yatan neden anlaşıldıkça tedaviye yönelik stratejiler de geliştirilmiştir. Yakın zamanlarda gen düzeyindeki bozukluklara müdahale edilmesine imkan verecek teknikler de ortaya konulmuştur. Bu teknikler sayesinde bazı nadir genetik hastalıklar için genetik tedavi mümkün hale gelmiştir.

Nadir Genetik Hastalıklara Yönelik Genetik Testler

Nadir genetik hastalıklarda hızlı ve doğru tanıya yeni genom teknolojileri ile ulaşmak kolaylaşmıştır. İlgili klinik branş hekimi ve tıbbi genetik uzmanının iş birliğinde hastalar için uygun test yöntemine karar verilir. Test sonuçları mutlaka genetik uzmanının vereceği genetik danışmanlıkla birlikte hastaya ve ailesine sunulmalıdır. Genetik test sonuçları doğru tanı koyma ile birlikte tedavi seçeneklerinin belirlenmesine de yardımcı olur. Ayrıca ailede hastalığın tekrarlama riskini, sonraki kuşaklara aktarılma riskini ve bu riskleri önlemeye yönelik alınabilecek tedbirleri de ortaya koyar.

Nadir hastalıkların tanısına yönelik farklı test seçenekleri söz konusudur. Belirli bir genetik hastalık için ön tanı varsa, o hastalıkla ilgili öngörülen genetik defektin türüne göre kromozom analizi, FISH, dizi analizi, MLPA ve DNA mikroarray gibi test seçenekleri değerlendirilebilir. Ön tanı bulunmayan durumlarda kromzom analizi ve array ile yapısal kromozomal anomaliler dışlanmışsa, tüm ekzom dizileme (WES) ile 20 binden fazla genin protein kodlayan bölgelerinin dizilenmesi veya tüm genom dizileme (WGS) ile genlerle birlikte gen dışı bölgelerin analizi mümkün olmaktadır. Bazı durumlarda RNA dizileme yapmak da gerekebilir.

Türkiye’de Nadir Hastalıklar’ın Durumu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Türkiye’de Nadir Hastalıklar her geçen gün ağırlaşan bir sağlık sorunudur. Özellikle yüksek oranda görülen akraba evlilikleri nedeniyle otozomal resesif tipte genetik hastalıkların sıklığı Avrupa ve ABD’ye göre oldukça yüksektir. Genetik kökenli Nadir Hastalılara yönelik tanı hizmeti veren Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi sayısı her geçen gün artmakla birlikte Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeterlikte değildir. Bu hastalıklara yönelik yapılan bilimsel çalışmalar son derece yetersizdir. Dünyada hızla gelişen yeni gen tedavisi teknolojilerine ülkemiz yabancı kalmaktadır. Yurt dışında geliştirilen ve patenti yabancı ilaç firmalarına ait olan yeni genetik tedavi yöntemleri ise çok pahalıya mal olmaktadır. Bu tedavilerin birçoğu Türkiye’de sosyal güvenlik kurumu tarafından ödeme kapsamında değildir.

Türkiye’de Nadir Hastalıkların farkındalığını artırmak için özellikle Tıp fakültelerinde ve diğer sağlık profesyonellerinin eğitiminde yenilikler yapılmalıdır.

Nadir Hastalıklar için yeni tanı ve tedavi yöntemleri geliştirilmesine yönelik olarak öncelikle biyoloji, kimya ve fizik gibi temel bilimlerde, fizyoloji, patoloji ve biyokimya gibi temel tıp bilimlerinde üstün nitelikli araştırmacıların ve bilim adamlarının yetiştirilmesine yönelik akademik düzenlemeler yapılmalıdır.

Nadir Hastalıklara özel araştırmalar yapacak enstitüler kurulmalıdır.

Genetik Hastalıklara yönelik tanı hizmeti veren genetik laboratuvarların sayısı ve kalitesi artırılmalıdır.

Nispeten sık görülen, tedavisi olmayan ve özellikle yenidoğan ve çocukluk döneminde ölümle sonuçlanan nadir genetik hastalıklar için evlilik öncesi taşıyıcılık taramaları, ayrıca yenidoğanlarda hastalık taramaları ücretsiz olarak yapılmalıdır.

Taşıyıcı olduğu bilinen ve hasta çocuk sahibi olma riski taşıyan çiftlere ücretsiz preimplantasyon genetik tanı yöntemleri ile sağlıklı çocuk sahibi olma imkanları sağlanmalıdır.

Gebelik düşünen her çiftin, özellikle akraba evliliği bulunan çiftlerin mutlaka genetik danışmanlık alması sağlanmalıdır.

Nadir hastalıklar içinde genetik test ile taramasına başlanan ilk hastalık Spinal müsküler atrofi (SMA) oldu. Hem evlenecek ve evli çiftlere hem de yeni doğanlara yönelik tarama programı SMA dışında, göreceli olarak sık görülen Duchenne müsküler distrofisi (DMD) gibi nadir genetik hastalıkları kapsayacak şekilde genişletilebilir.

Türkiye’de nispeten sık görülen bazı Nadir Hastalıklar: Ailesel Akdeniz Ateşi, Behçet Hastalığı, Down Sendromu, Duchenne Müsküler Distrofisi, Fenilketonüri, Frajil X Sendromu, Spinal Müsküler Atrofi, Multiple Skleroz, Gonadal Disgenezi Sendromları, Talasemiler, Ailevi Hiperkolesterolemi, Ailevi kanser yatkınlık sendromları.

Türkiye’de Yenidoğan Tarama Programında Yer Alan Nadir Hastalıklar: Fenilketonüri, Konjenital hipotiroidi, Biyotinidaz eksikliği, Kistik Fibrozis, Konjenital adrenal hiperplazi, Spinal müsküler atrofi

Türkiye’de Evlilik Öncesi Uygulanan Tarama Programı: Talasemiler, Hemofili, Orak hücreli anemi, Eritrosit enzim hastalıkları, Spinal müsküler atrofi

Kaynaklar:

TUSEB Nadir Hastalıklar Raporu

Aksu B. Rare Disease and Orphan Drug Situations in Turkey and around the World. A. J. Health Sci. 2019; 1: 95-109.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu