Dünya Sağlık Örgütü’ne göre: “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkileyen ve bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan tüm davranışlar çocuk istismarıdır’’ (WHO, 2006).
Aile içinde bazı fertlerin sorunları, trajik geçmiş yaşantıların sebebi olarak tıbbi, hukuki ve gelişimsel sonuçları olan karmaşık bir süreçtir. Fiziksel, duygusal, ihmal ve cinsel istismar olarak adlandırılan çocuk istismarının ana başlıklarıdır.
Fiziksel istismar: Çocuğun vücudunda kaza dışında sayılabilecek nedenlerle oluşan ve iz bırakan işaretler ve çocuğun yaşına uygun olmayan nedenlerle, kendi isteği dışında başkalarının bırakmış olduğu izlerdir. Kaza dışında fiziksel yapıda meydana gelen değişikliklerin anne-baba veya aile dışındaki şahıslar tarafından fiziksel cezalandırılması veya darba uğratılmasıdır. Şiddet çocuklarda en çok görülen istismar şeklidir. Bu gibi eylemlerden sonra çocukta morluklar, çatlaklar ve kırıklar görülebilir. Çocukta istismarın ağır bir formu da sallanmış bebek sendromudur. En sık 2 yaş altında görülür ve 5 yaşa kadar da devam edebilir. Çocuk, kızgın anne-baba tarafından şiddetle sallandırılıp beynin kafatasının içinde pusula gibi hareket etmesine neden olur. Bu durum da beyin kanamasına sebep olabilir.
İstenmeyen gebelikten sonra dünyaya gelen engelli veya özel bakıma (prematüre, SMA hastası) muhtaç çocuklar diğer çocuklara nazaran aileleri tarafından daha çok fiziksel istismara maruz kalabilir. Aileyi istismara iten nedenler olarak aileden herhangi birinin psikiyatrik destek alması, aile içi sorunlu ilişkiler, alkol/uyuşturucu/kumar bağımlılığı ve ebeveynlerin maddi sıkıntıları aile içi şiddet ve istismar risklerini artırmaktadır.
Duygusal istismar: Çocuklar doğduğu andan itibaren güdüsel ve duygusal olarak anne ve babalarına bağlıdırlar. İlk bağlanma figürleri bizler için anne ve babalardır. Duygusal istismarı karşılanmayan çocuk kendisini yalnız hisseder, sevilmediğini düşünür, dışlandığını hisseder ve bunları yaşarken psikolojik hasara uğradığının farkına bile varmaz. Bu tip çocuklar aileden uzaklaşır, içine kapandığı gibi kendini de değersiz hisseder, yaygın olarak görülür ki; ev dışındaki kişilere ve çevreye bağlanarak psikolojik gelişimlerine katkı sunamazlar.
Çocuk aktif ve pasif olarak ihmal edilebilir. Aktif ihmal çocuğa bakım sağlayan kişinin bilinçli, istekli olarak çocuğun fiziksel gereksinimlerini karşılamamasıdır. Bilgisizlik ve imkansızlıkların yol açtığı sonuçlar ise pasif ihmaldir. İstismarın her zaman aktif bir durum olduğunu, ihmalin ise pasif olarak yapılan bir sonuç olduğunu bilmek gerekir. Çocuğa yetersiz verilen ya da verilmeyen ilgi ve şefkat ihmal göstergesidir. Çocuğun aç bırakılması, küçük yaştan itibaren çalıştırılması, tıbbi ihtiyaçlarının karşılanmaması, çocuk pornografisi, aile içinde sözel ve fiziksel şiddet uygulanması en çok bilinen ihmallerdendir.
Gelişmemiş ve kapalı toplumlarda görülen, çocukların kullanıldığı istismar şekli cinsel istismardır. ”Çocuğun kavrayamadığı, onaylamadığı, fiziksel gelişimiyle hazır bulunmadığı, toplumsal yasa ve normlara aykırı olarak bir cinsel etkinliğe dahil edilmesidir’’ (WHO, 1999).
Yetişkinler cinsel gereksinimlerini karşılamak için çocukları araç olarak kullanırlar. Farklı cinsel istismar türleri vardır: Temas içermeyen; cinsel içerikli konuşma, teşhir, voyerizm (röntgencilik) ve temas içeren; cinsel dokunma, oral-genital seks, interfemoral ilişki (yalnızca sürtünmenin olduğu istismar şekil), seksüel penetrasyon (ırza geçme), cinsel sömürü̈ (çocuk pornografisi, çocuk fuhuşu) (Polat, 2007).
Çocuk istismara uğradığında gelecek hakkında olumsuz düşüncelere kapılır, kendini suçlar ve depresyona girer. İnsanların dikkatini çekmek istemez, insanlardan kaçar, yargılanmak istemez ve sosyal fobi oluşturabilir. Kaygı, korku ve öfke duyguları geliştirirken kabuslar görebilir, uyku ve yeme bozukluklarıyla mücadele etmek zorunda kalabilir. Dikkat eksikliği hat safhaya çıkar, temizlik konusunda aşırı düşkünlük veya ihmal etme ortaya çıkar, cinsel içerikli konuşmalar artar, davranışına da yansıyabilir.
Bu durumla karşılaşan ailelerin çocuğa taşıyamayacağı yükler vermemesi önemlidir. Aksi takdirde çocuk, savunmasız kaldığı gibi başka istismarlara da açık hale gelebilir. Eğitilmemiş ve gelişmemiş ailelerde çocuk istismarları çok görülebilir. Aile içi ensest ilişkiler de görülmektedir.
Cinsel istismar ile ilgili kullanılan yargılar
Doğrular
‘‘Erkek kardeşim dün gece uyumama izin vermedi, komşumuz çok komik iç çamaşırları giyiniyordu, anne ben o kişisinin evine gitmek istemiyorum, anne o kişisinin bize gelmesini istemiyorum, komşumuzun oğlu-kızı beni çok sıkıştırıyor’’ gibi cümleler istismara uğrayan çocuğun şifreli konuşmaları olabilmektedir.
İstismara uğrayan çocuğa karşı davranış değişimlerine gidilmemelidir. Acıma, alaycı tavra bürünme, üzücü ya da yargılayıcı ifadelerden kaçınmak gerekir. Olayın farkına varıldığı an ilgili kuruluşlara bilgi vermek, çocuğu koruma altına almak ve ilgisiz kişilere konu hakkında bilgi vermemek önemlidir. Olayın durumu hakkında yorum yapmamak, suçlamamak ve çocuğu cezalandırmamak gerekir. Çocuğa baskı yapılmamalı, işin uzmanı olmadan olay dinlenilmemeli, istismarcı ile aynı ortamda bulundurulmamalıdır.
Çocuklara doğduğu andan itibaren neyin doğru neyin yanlış olduğu öğretilmelidir. Çocuklar olumsuz olaylar karşısında nasıl reaksiyon vereceklerini bilmeli, hakları konusunda bilgilendirilmeli, hiçbir noktayı gizlememeleri çocuğa güvenli bir şekilde aktarılmalıdır. Uygun zamanda sadece cinsellikle ilgili konular değil her konu çocukla paylaşılmalı, korunma yöntemleri öğretilmeli, fiziksel gelişimle birlikte neyi ne zaman yapması gerektiği üzerinde durulmalıdır. Bilgilendirilmiş ve kendini savunmayı bilen çocuk cesaretli çocuktur. Ailelerin de çocuk istismarı konusunda elini taşın altına koyması gerekmektedir. Adalet yerini bulduğu zaman istismar ortadan kalkacaktır. Unutulmamalıdır ki insanlık, çocuğun çıkaramadığı ses olmak zorundadır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.