Horlama aslında eşinizi, dostunuzu, çevrenizi rahatsız eden gürültülü nefes alıp verme şeklidir. Uyku apnesinin eşlik etmediği horlama sosyal bir problemdir. Uykuda soluduğunuz havanın üst solunum yollarından geçerken daralmış bölgelerden geçişi sırasında hareketli dokuların (yumuşak damak, küçük dil ) titreşmesi ile meydana gelir.
Uyku apnesi ile birlikte olması tıbbi açıdan tedavisini zaruri kılar. Uyku Apnesi ise; uykuda üst sonum yollarının yumuşak damak, dil kökü, geniz arkası gibi daralmaya meyilli anatomik bölgelerde oluşan darlık sebebiyle ani ve geçici soluk durmalarının olmasıdır. Soluk durması kısa veya uzun süreli olabilir. Bu durumu kişi anımsayamaz. Bunun sonucunda;
- Ertesi güne sarkan sersemlik hali
- Hafıza ve konsantrasyon bozukluğu
- Televizyon seyrederken, araba kullanırken uykuya meyil
- Kan basıncının yükselmesi,
- Kalp ritm bozuklukları Olur. Özellikle uyku apnesi hayatı tehdit eden ve tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.Tedavinin özünde ise kişin hayat tarzını değiştirmek oldukça önemlidir.
UYKUDA SOLUK ALIP VERMENİN ÖNEMİ
Soluduğumuz hava üst solunum yollarında, burundan akciğerlere yönelirken yumuşak hareketli dokuların arasından geçer. Bademcikler, dil kökü, küçük dil ve yumuşak damak bu yapılardır. Gün içinde kaslar tarafından gergin tutulan hava yolu uykuda bu kasların gevşemesi ile daralır ve içe doğru çöker.
Şayet bu dokular – yumuşak damak, bademcikler, küçük dil veya dil kökü – büyükse, solunan hava boğazınızdan geçerken dokular titreşir, hem horlama oluşur hem de havanın akciğere iletilmesi güçleşerek ani soluk durması gelişir. Boğazınızdaki bu dokular aşırı miktarda büyür ve hava akımını tama yakın daraltırsa hava akımı çok azalır, uykunun belli dönemlerinde oluşan bu durum “apne” olarak isimlendirilir.
Apne ne kadar sık aralıklı ve uzunsa, kandaki oksijen seviyesi o oranda düşer. Beynimiz bu duruma tepkisini aniden uyanarak ve kasların gerilmesini sağlayarak verir, solunum yolu tekrar açılır. Bu hadise gece boyunca defalarca tekrarlanır, uyanmasına rağmen kişi bu durumu hatırlamaz, kalitesiz sağlıksız bir uyku düzeni gelişir.
Burun kemik eğriliği, burun etleri, polipler, geniz eti büyümesi horlama ve düşük düzeyde uyku apnesine sebep olabilir. Alerji, enfeksiyonlar ve sigara dumanı da dokuların ödemlenmesine neden olarak horlama – apneye zemin hazırlar
HORLAMA VE UYKU APNESİ AMELİYATLARI
Uyku apnesi ve horlama hastalarına yönelik cerrahi girişimleri üç grupta toplayabiliriz.
Burun tıkanıklığını gidermeye yönelik cerrahi girişimler
Eğer burun iç bölmesinde kemik eğriliği (deviasyon), burun eti büyümeleri (konka hipertrofisi), polipler burun tıkanıklığı yaparak horlama-uyku apnesine neden olursa, cerrahi yöntemlerle burun tıkanıklığının giderilmesi gerekir. Bu amaçla genel anestezi altında burna yönelik girişimler yapabiliriz. Kemik eğriliğinin düzeltilmesi, burun etlerine radyofrekans yapılması veya FESS ile poliplerin temizlenmesi apneleri düzeltebilir. Yapılan çalışmalar sadece burun tıkanıklığına bağlı apne hastalarının tüm solunum durması (apne) hastaları içindeki oranının yaklaşık %4 olduğunu göstermiştir. Bu nedenle sadece burna yapılacak tekli girişim, orta – ileri dereceli apne hastalarında çok fayda sağlamayabilir. Bu tip durumlarda burun ameliyatları diğer yöntemlerle kombine edilerek girişim yapılır.
Yumuşak damağa yönelik cerrahi girişimler
Yumuşak damağa yönelik cerrahi girişimler içinde en sık yapılanı UPPP (uvulapalatofaringoplasti) dir. Bu ameliyat ile ağız boşluğunu ve hava yolunu daraltan tüm dokular ( bademcikler,yumuşak damak, küçük dil )’a girişimde bulunularak açıklık sağlanır. Genel anestezi altında yapılır. Lazer kullanılarak sadece yumuşak damağa işlem yapılırsa bu ameliyat LAUP olarak isimlendirilir. UPPP den farkı lokal anestezi altında ofis koşullarında dahi yapılabilmesidir. Bir başka girişimle de radyofrekans kullanılarak yumuşak damak küçültülür ve gergin hale getirilir. Şahsi kanaatim radyofrekansın (RFA) basit horlama vakalarında kullanılabileceği, orta ve ağır apne varlığında etkin olmadığı yönündedir. Radyofrekans enerjisi ile yumuşak damak gergin hale getirilir.
Dil kökü ve gırtlağa yönelik cerrahi girişimler
Genel anestezi altında yapılan bu ameliyatların içinde en sık uygulananı sleep in dir. Her iki dil kökünden geçirilen cerrahi sütür materyali alt çene kemiğine sabitlenmekte böylece dil kökü öne çekilerek daralmış olan hava pasajı açılmaktadır. Sleep in diğer cerrahilerle birlikte yapılmasını gerektiren ağır olgular vardır. Dil kökünde aşırı doku fazlalığı olduğu durumda, yumuşak dokunun bir kısmı cerrahi olarak çıkarılır. Tüm bu cerrahi yaklaşımların temel felsefesi hava pasajını daraltan nedenleri ortadan kaldırmaktır. Her hastayı ayrı ele alıp cerrahi planlamayı kişiye özel yapmak faydalıdır.
Alt çene ilerletme (öne alma) girişimleri çene kemiğini ilgilendiren sorunlar olması durumunda ileri cerrahi girişimler yapılır. Alt çene kemiği geride konumlanmışsa iskelet düzeltimi yapılmalıdır. Mandibula ilerletme cerrahisi denilen bu ameliyat hasta açısından oldukça güç bir cerrahi girişimdir.
Tüm ameliyatlardan sonra bazı komplikasyonlar nadir de olsa gelişebilir. Kanama, iltihap, boğazda takılma hissi, su ve gıdaların burundan gelmesi istenmeyen sonuçlardır. Özellikle dil kökü ve yumuşak damağa yapılan girişimler sonrasında bir süre yumuşak sulu gıdalar alınmalıdır. Ameliyat sonrası düzenli takiplerinizi yaptırmanız izlem açısından önemlidir. Ameliyattan 6 ay sonra ameliyat sonucunu değerlendirmek için kontrol uyku testi yaptırmanız gerekebilir
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.