Günlük hayatta yaşanan duygulara bağlı olarak beslenme de şekilleniyor. Üzüntü, stres, öfke, korku gibi duygusal durumlarda sevdiğiniz besinleri tüketmek sizi o duygudan uzaklaştırıp rahatlatacağı için bunu tercih ediyor olabilirsiniz.
Bildiğiniz üzere yakın zamanda ülkemiz tarihinde yaşanan en büyük depremlerden birini yaşadık. Afet yaşandığı bölgeyle sınırlı kalmayıp tüm ülkemizi derinden etkiledi. Nitekim afet bölgesinde olmamamıza rağmen danışanlarımdan aldığım ortak geri dönüşlerde hep ‘yemek yemek istemiyorum, orada insanlarımız bunca sıkıntıyla boğuşurken benim boğazımdan lokma geçmiyor’ ya da ‘zararlı olduğunu bildiğim ama bana iyi gelen şeyler yiyorum başka türlü kendimi iyi hissedemiyorum.’ şeklindeydi.
Böyle dönemlerde vücudunuzun bu şekilde tepki vermesi oldukça normal. Bir acıya ortak olmak, empati kurabilmek, zor durumda birbirimize destek olmaya çalışmak… Bu gibi durumlarda süreci olabildiğince akışına bırakmayı denemelisiniz. Diyete sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışmak yerine insan olduğumuzu hatırlayıp duygularımızı yaşamaktan korkmamalıyız.
Beslenme temel ihtiyaç ancak bedensel ve psikolojik durumunuza göre yönlenebilen bir olgu. Bugün duygularınızı ötelemek yarın başka yeme bozuklukları ve hastalıklarla geri gelebilir. Bu nedenle kendinizi zorlamadan sürecin getirdiklerini kabullenip yaralarımızın kabuk bağlamasına izin vermeliyiz.
Yeme bozukluklarını genel olarak anoreksiya nervoza, blumia nervoza, gece yeme sendromu ve tıkınırcasına yeme sendromu gibi alt başlıklarda incelemekteyiz.
Anoreksiya nervoza, kişinin kendisini fazla kilolu nitelendirmesiyle başlayıp çok kısıtlı diyetler, iştah kaybı ve tehlikeli zayıflık ile birbirini izleyen süreçler silsilesinden oluşur.
Blumia nervoza, normal kilolardaki bireyin kontrolsüz beslenme sonrası kusarak kalori alımını engellemesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu davranışın alışkanlık haline gelmesiyle sindirim sistemi ve yemek borusu ciddi zarar görürken besin yetersizlikleri de gelişebilir
Gece yeme sendromu, gün boyu aksayan öğünler ve açlık-tokluk dengesinin kaybolmasıyla gece düşen kan şekerinin basit şekerli ya da ağır besinlerle toparlanmaya çalışmanın genel adıdır. Çok farklı içeriklerle karşımıza çıkabilirken yalnızca doğru beslenme programı takibiyle bile sorun giderilebilir.
Tıkınırcasına yeme sendromu, kişinin gün içinde alması gerekn enerjinin hepsi ya da daha fazlasını tek öğünde kontrolsüz biçimde almasıyla açıklanabilir. Özellikle bazı duygusal durumların bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak tüm yeme bozukluğu tipleri temelinde özel bir psikolojik analiz ve beslenme danışmanlığı gerektirmektedir. Beslenme temel bir ihtiyaç olduğu için herkesin mutlaka yaptığı ancak nasıl yapılması gerektiğini çok az kişinin bildiği bir bilim dalıdır. Bu makalede bahsedilen yeme bozukluklarına sahip olan herkes mutlaka psikolog ve beslenme uzmanlarından yardım almalıdır.
Sohbetimizi hepimizi derinden yaralayan afetle ilgili hepimizin basitçe yapabileceği bir deprem çantası içeriği ile sonlandırmak istiyorum. Hiçbir zaman ihtiyacınızın kalmaması dileklerimle…
Deprem Çantasında Bulunabilecek Besinler
– Bol su
– Çiğ kuruyemiş (kavrulmuş olanlar tuz içeriği nedeniyle sizi susatabilir)
– Kuru meyveler
– Protein barlar
– Bisküvi
– Konserve yiyecekler
– Wasa, grisini, karabuğday patlağı gibi kuru karbonhidrat kaynakları
Bu depremde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımız için çok üzgünüm, hepimizin başı sağolsun. Tüm afetzedelerimize bir daha yaşanmamak üzere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum…
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.