Majör Depresif Bozukluk

Zorluklar beraberinde depresyonu getirebilir. Depresyon da yaşadığımız zorluklar gibi hayatımızın her yerindedir. Depresyon sözcüğü kederli hissetme, çöküntüye uğrama, işlevsellik ve yaşam kalitesinde azalma gibi durumları barındırmaktadır. Bu gibi durumlar insanoğlunun olumsuz yaşam koşullarına verdiği tepkilerdir. Fakat bu ve benzeri durumlar her zaman depresyon olarak değerlendirilmez. Majör depresif bozukluk beyindeki kimyasal dengesizlik sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kişinin günlük yaşantısını ve işlevselliğini oldukça olumsuz etkileyecek bir seviyede olmalıdır. Kişi eskiden çok zevk aldığı aktivitelerden artık hiç zevk alamaz gerek mental gerekse fiziksel alanda enerji azlığı ile kendisini gösterir.

Majör depresif bozukluk (MDB), 2 yıl ya da daha fazla sürebilir. Tek ya da yineleyici nöbetler geçirme olasılığı yüksektir. Depresyon genelde 20 ve 50’li yaş aralığında görülebilmektedir.

MDB belirtileri:

  1. Her gün kendilerini bitkin hissederler, enerji kaybı oldukça fazladır.

  2. Ya uyumakta zorluk yaşarlar ya da çok uyurlar (kişiden kişiye değişir).

  3. Yaşam aktivitelerine olan ilgi azalır ve zevk almakta zorlanırlar.

  4. İntihar etme, ölüm gibi düşüncelerin olması.

  5. İştah azalması ya da artması görülür.

  6. Suçluluk ve değersizlik hissi vardır.

  7. İşlev kaybı görülür. Psiko-motor yavaşlama görülür.

Majör depresif bozukluğu tetikleyen etmenler nelerdir?

  • Çok sevilen birisinin ölümünden sonra yaşanılan yoğun duygu birikmesi, yas hali.

  • Hayatınızda sevdiğiniz, değer verdiğiniz birinden ayrılmak (sevgili, eş, aile üyelerinden biri gibi).

  • Başkalarından kendini soyutlamak veya başkalarına çok bağımlı hissetmek.

  • Hayattaki kritik değişiklikler (taşınma, boşanma, iş değiştirme gibi).

  • Fiziksel, cinsel, duygusal taciz ve aile içi şiddet.

  • Yakın çevrede yaşanılan stres unsurları.

MDB tedavisi:

Majör depresyon tedavi edilebilir bir hastalıktır. Belirtileri kontrol altına almak için antidepresan ilaçlar tedaviye dahil edilebilir. İlaç tedavisi hastaların çoğunda şikayetleri geriletir. İlaçlar etkinliğini geç gösterir. Bunların yanında ilaçların etkisi görülmezse ve belirtiler ciddiyse ‘’elektrokonvülsif terapi (ECT)’’ de kullanılabilir. Egzersizler, stres yönetimi, bilişsel davranışçı terapi (BDT), ruh sağlığını destekleyecek yöntemler de kullanılabilir.

Terapide hedef; öncelikle danışana kendisi hakkında ve yaşamla ilgili olumsuz düşüncelerinin farkına varması sağlanır. Uyumu bozan bu düşünce ve davranışların yerini daha sağlıklı düşüncelerin ve becerilerin almasını sağlamaktır. Tedavi, semptomları etkili bir şekilde azaltabilmektedir. Zorluklarla daha kolay başa çıkmak için yardımcı olabilir ve günlük işlevselliği geri kazandırır.

Majör depresif bozukluğun tekrarlanması (relapse)

Depresyonda atak geçirme oranı hayat boyu %20’ leri bulur. Depresyon hastalarının üçte birinde hastalık 2 yıldan daha uzun sürer. Depresyonun tekrarlama olasılığı yüksektir. İki kez majör depresyon geçirenlerin yeniden hastalanma oranı %70’ leri, üç kez geçirenlerin yeniden hastalanma oranı %95’ leri bulmaktadır (Uluhan, 2015).

Majör depresyon atlatanların rahatsızlığı tekrar yaşama riski yüksektir. Önleyici nitelikte davranışlar geliştirmek, tedavi ve uzman görüşmelerini aksatmamak oldukça önemlidir. Depresyon tedavisi gören kişilerin alması gereken önlemler vardır. Otomatik olan düşünceleri düzenlemek. Tetikleyici durumların ortaya çıkarttığı negatif düşünceleri, duyguları ve davranışları olumsuz etkileyebilir. Bu olumsuzlukların farkına varıp, onların üstünde durulursa sorun olmaz. Kötü hissettiren düşünceleri, duyguları not almak ve düşüncelerin kalıplarını değiştirmeye çalışmak etkili olacaktır. Bol bol egzersiz yapmak zinde tutacaktır ve işlevselliği koruyacaktır. Enerji yükselecek, uyku saatlerini olumlu yönde etkileyecektir. Stresi kontrol altına almak etkili olacaktır. Stres, depresyonu tetikleyen bir etkendir. Yaşamınıza yardım edecek başa çıkma stratejileri işe yarar.

Çocukluk dönemine göre, ergenlikte görülme olasılığı daha yüksek olan depresyonun etiyolojisinde biyolojik, kalıtımsal, psiko-dinamik birçok etken karşımıza çıkmaktadır (Özbaran ve ark,2009). Depresyon, zayıf anne-baba ve çocuk ilişkisi ile yakından ilişkilidir. Eğer aile çatışmacı, reddedici, ihmal edici ise çocuğun depresyon yaşaması daha muhtemeldir veya depresif ergenler reddedici, uyum sağlamayan, çatışma içindeki ailelere sahip olduklarını düşünmeleri depresyonu tetikleyen bir unsurdur.  

İnsanlar yaşamın içinde olumsuz olayların olduğunu ve kendilerini etkileyebileceğini bilmelidir. Tedavilerin yanı sıra hayat şartlarını arttıracak, işlevselliği koruyacak etkinlikler her zaman hayatın içinde olmalıdır. Eğer majör depresif yaşıyorsanız kontrol altına almak için birçok şey yapmak zor gelebilir ama kendiniz için her zaman bir şeyler yapabilirsiniz. Yaşadığınız semptomlardan dolayı kendinizi suçlamayın. Önceliğiniz tedaviye başlamak olsun. 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu