Tükürük bezi, baş ve boyun bölgemize yerleşmiş, ürettiği sindirime yardımcı salgıyı (tükürük) özel kanallarla bağlı olduğu ağız, boğaz, yutak, burun, sinüs gibi bölgelere boşaltan organlar veya organcıklardır.
Yüzümüzde sağ ve sol tarafta üçer tane olmak üzere altı major (büyük) tükürük bezi yanı sıra mukoza içerisine serpiştirilmiş yüzlerce minör (mikroskobik) tükürük bezi mevcuttur. Bunların oluşturduğu salgı sindirime yardımcı olmak dışında, ağız, boğaz, burun, gırtlak boşlukları için gerekli ıslaklığı ve nemi de sağlar.
Tükürük bezi nedir?
Tükürük bezi, baş ve boyun bölgemize yerleşmiş, ürettiği sindirime yardımcı salgıyı (tükürük) özel kanallarla bağlı olduğu ağız, boğaz, yutak, burun, sinüs gibi bölgelere boşaltan organlar veya organcıklardır.
Yüzümüzde sağ ve sol tarafta üçer tane olmak üzere altı major (büyük) tükürük bezi yanı sıra mukoza içerisine serpiştirilmiş yüzlerce minör (mikroskobik) tükürük bezi mevcuttur. Bunların oluşturduğu salgı sindirime yardımcı olmak dışında, ağız, boğaz, burun, gırtlak boşlukları için gerekli ıslaklığı ve nemi de sağlar, ayrıca enfeksiyona yol açan mikroorganizmalara karşı bir savunma mekanizması oluşturur.
Major Tükürük Bezleri:
- Parotis Bezi: Kulak önü tükürük bezi
- Submandibuler Bez: Çene altı tükürük bezi
- Sublingual Bez:Dil altı tükürük bezi
Parotis tükürük bezi
Parotis tükürük bezleri, yüzümüzün iki tarafında kulak kepçemizin önünden aşağıya çene köşesinin arkasına doğru uzanan organlardır. Bu bezler ile ilgili en önemli ayrıntı; yüz mimik hareketlerimizi yapmamızı sağlayan fasiyal sinirin parotis tükürük bezlerinin içinden geçmesidir.
Fasiyal sinir, kulak kemiğinin içinden geçip, mastoid çıkıntıdan (kulak altı çıkıntısı) kafa tasını terk eder ve hemen parotis tükürük bezinin içine girererek orada yüz kaslarına dağılacak olan dallarını verir.
Parotis bezi fasiyal sinirle ilişkili olarak iki anatomik kısıma ayrılır. Bu sinir ve dallarının yüzeyinde, cildin altında kalan tükürük bezi kısmına parotis yüzeyel lobu adı verilir. Bu sinirin derininde, çene kemiğinin arka-derin kısmında kalan bölümüne ise parotis derin lobu adı verilir.
Submandibuler tükürük bezi
Alt çene kemiği altı anlamına gelen submandibuler terimi ile adlandırılan bu bez, çenemizin altında her iki tarafta birer tane bulunur ve parotisten sonra ikinci büyük tükürük bezimizdir. Tükürük taşıyan kanalları, dilimizin altında alt ön kesici dişlerimizin hemen arkasından orta hattın hemen yanlarına açılır. Yüz sinirinin alt dallarından marjinal mandibuler sinir bu bezin kılıfının yüzeyinden geçer.
Sublingual tükürük bezi:
Dil altı anlamına gelen sublingual terimi ile adlandırılan bu bez ise dilin her iki tarafında arkada ve altta yerleşir. Ürettiği tükürüğü birden fazla kanalla ağız içerisine boşaltan bu bezin tümörleri parotis ve submandibuler bezlere kıyasla çok daha nadirdir.
Minör tükürük bezleri:
Ağız, boğaz, yutak, gırtlak gibi bölgeleri kaplayan örtücü tabakaya mukoza adını vermekteyiz. Bu mukozanın nemli kalabilmesi için bu bölgelere yerleşen, çıplak gözle görülemeyen yüzlerce mikroskobik yapı, yani minör tükürük bezleri, 24 saat boyunca tükürük salgısı üretir ve bu boşluklara salgılar. Böylece mukozalarda kurumanın önüne geçilmiş olur.
Tükürük bezi tümörü nedir?
Latince’de şişlik anlamına gelen tümör kelimesi, tıpta hücrelerin kontrolsüz büyümesi ile oluşan kitleleri belirtmek için kullanılan bir terimdir. Vücuttaki her dokunun tümörü olabileceği gibi, tükürük bezlerinde de tümör oluşabilmektedir. Tümörler, iyi huylu (benign) ve kötü huylu (malign) olarak ikiye ayrılır. İyi huylu tümörler daha yavaş büyürler. Çevre ve uzak bölge organlara metastaz (sıçrama) yapmazlar. Çoğu kez kapsül adı verilen ince, zarımsı bir kılıfla çevrilidirler ve çevre dokulara invazyon (işgal etmek, kemirmek) yapmazlar. Genellikle etraf dokuları itip kendilerine yer açarak büyürler. Bu büyüme aylar, hatta yıllar içerisinde oluşur. İyi huylu tümörler ağrıya neden olmazlar, hastalar çok nadiren ağrıdan yakınır. Ağrı varsa genellikle tümörün kendinden ziyade dolaylı nedenlere bağlıdır.
Kötü huylu tümörler (malign) daha hızlı büyürler, bölgesel lenf bezelerine ve ek olarak organlara (akciğer, karaciğer, beyin, kemik vb..) metastaz (sıçrama) yapma potansiyeline sahiptirler. Çevre dokulara invazyon gösterirler ve onların fonksiyonlarını bozarak gelişirler. Örneğin, bulundukları yere komşu sinirlere ulaştıklarında onların fonksiyonlarını bozmaya başlarlar. Ayrıca kötü huylu tümörler belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra ağrıya da neden olmaya başlarlar. Bu ağrı tümörün kemik, çene eklemi gibi yapıları işgal etmesine bağlı olabileceği gibi doğrudan baş, yüz bölgesinin hissiyet, ağrı duyusunu taşıyan sinirlere ulaşmasıyla da oluşabilir.
Özetle tükürük bezi tümörü, baş boyun bölgesine yerleşmiş büyük tükürük bezlerinde (parotid bez / parotis bezi, submandibuler tükürük bezi, sublingual tükürük bezi) ya da burun, sinüsler, ağız içi, boğaz, yutak, gırtlak gibi bölgeleri kaplayan mukoza adı verilen katman içerisindeki mikroskobik tükürük bezlerinde gelişen iyi huylu veya kötü huylu büyümelerdir.
Tükürük bezi tümörü nerelerde görülür?
Tükürük bezi tümörleri en sık parotis bezinde görülmektedir. Nadiren submandibuler, çok daha nadiren sublingual bezlerde de tümör oluşabilmektedir. Bunun yanı sıra minör tükürük bezlerinin bulunduğu burun, sinüsler, ağız içi, boğaz, yutak, gırtlak bölgelerinde ve parafarengeal bölge adı verilen boynun derin kısımlarında da tükürük bezi tümörleri gelişebilmektedir.
Örneğin, burun, damak veya dil kökü gibi bir bölgede oluşan kitleden alınan biyopsinin sonucu, patoloji uzmanı tarafından tükürük bezinden kaynaklanan bir tümör olarak rapor edilebilir. Bu durumda tümörün büyük ihtimalle mukoza adı verilen, iç yüzeyleri kaplayan örtücü tabaka içindeki mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklandığı düşünülür.
Yukarıda söz ettiğimiz gibi, tükürük bezi tümörlerinin çoğu, parotis bezinden, özellikle de bezin yüzeyel lobundan kaynaklanır. Nadiren derin lobdaki tükürük bezi dokusunda da tümör gelişebilmektedir. Derin lobda gelişen tümörler kulak memesinin ve kulak altı çıkıntısının altında, alt çene kemiğinin arka-derininde sertlik, kitle şeklinde ortaya çıkarlar ve yüzeyel lob tümörlerine kıyasla daha geç fark edilirler.
Tükürük bezi tümörü türleri nelerdir?
En sık görülen tükürük bezi tümörü pleomorfik adenom, diğer adıyla miksed tümördür. Kabaca, tükürük bezi tümörlerinin yarısından fazlasını iyi huylu bir tümör olan pleomorfik adenom oluşturur.
Bu başlık altında sık görülen bazı benign / selim (iyi huylu) ve malign / habis (kötü huylu) tükürük bezi tümörleri kısaca anlatılmıştır.
Benign / Selim (İyi huylu) Tümörler
Pleomorfik adenom diğer adıyla miksed tümör, en sık görülen tükürük bezi tümörüdür. Tükürük bezi tümörlerinin yarısından fazlasını iyi huylu bir tümör olan pleomorfik adenom oluşturur. En sık parotis bezinde görülür. Bu durumda kulak önünde veya kulak memesi altında bir şişlik olarak belirti verecektir. Ayırca, submandibuler tükürük bezi (çene altında şişlik) veya damak, boğaz ve yutak gibi bölgelerdeki mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklanıp, o bölgelerde şişlik oluşturabilir. Bu tümör tedavi edilmezse yıllar içerisinde huy değiştirip kötü huylu tümöre dönüşme riski taşır. ‘Karsinoma Ex Pleomorfik Adenoma’ diye adlandırılan bu durumda yıllardır var olan, çok yavaş büyüyen kitlenin huy değiştirmesi ve hızla büyümeye başlaması söz konusudur.
Warthin tümörü, ikinci sıklıkta görülen iyi huylu tükürük bezi tümörüdür. Bu tümör de, en sık parotis bezinden kaynaklanır. Warthin tümörü erkeklerde daha sık görülür. Hemen sadece parotis bezinden kaynaklanan bu tümör, tüm parotis bez tümörlerinin %10’unu oluşturur. Tütün, sigara kullanımı alışkanlığıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Plemorfik adenom ile karşılaştırıldığında dış hatları daha düzgün, yuvarlak ya da oval şekilde olan ve daha yumuşak kıvamda hissedilen bu tümörün bir özelliği de her iki parotis bezinde aynı anda bulunabilmesidir.
Basal hücreli adenom, çoğunlukla parotis bezinden kaynaklanan başka bir iyi huylu tümördür.
Onkositoma, gene daha çok parotis bezinden kaynaklanan, ancak diğer tükürük bezlerinde görülebilen ve onkosit adı verilen bir çeşit tükürük bezi hücresinden köken alan iyi huylu tümördür.
Yukarıda yazdığımız tümörlerin yanı sıra daha nadir görülen kanaliküler adenom, miyoepitelyoma, siyaloadenoma papilliferum gibi iyi huylu tümörler ve hemanjiyom, lenfanjiyom gibi damarlardan kaynaklanan kitleler ve tükürük bezi kistleri de tükürük bezi kitleleri olarak karşımıza çıkabilirler.
Malign / Habis (Kötü Huyu) Tümörler
Mukoepidermoid karsinom, tükürük bezlerinin en sık görülen kanseridir. Genel olarak daha hızlı, kötü seyreden, ‘high grade’ (yüksek derece) ve daha yavaş, nispeten daha iyi seyreden ‘low grade’ (düşük derece) tipleri vardır. Hastalar genellikle 40 yaş ve üzeri erişkinlerdir ancak daha gençlerde de görülebilmektedir. Tümör, parotis bezi (kulak önü tükürük bezi) başta olmak üzere büyük tükürük bezlerinden kaynaklanabileceği gibi mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklanıp burun, ağız, boğaz, gırtlak gibi bölgelerde ortaya çıkabilir.
Türkçe’de adenokistik karsinom olarak da adlandırılan adenoid kistik karsinom, gene sık görülen kötü huylu tükürük bezi tümörlerinden biridir. Bu tümörün iyi bilinen bir özelliği, bulunduğu bölgedeki sinirlerin ve sinir liflerinin içine girerek onları yayılmak için bir yol olarak kullanmasıdır. Orta yaş ve üzerinde kişilerde daha sık görülen bu tümör, büyük tükürük bezlerinden köken alabileceği gibi, belki daha sık olarak burun, ağız, boğaz, gırtlak gibi bölgelerdeki mikroskobik tükürük bezlerinden de kaynaklanır.
Asinik hücreli karsinom, daha nadir görülen ve çoğu kez parotis tükürük bezine yerleşen kötü huylu bir tükürük bezi tümörüdür. Ancak doğası gereği ‘low grade’ (düşük dereceli) bir tümördür ve yavaş büyür. Metastaz (uzak organlara sıçrama) ihtimali azdır. Daha genç yaşlarda (20’li ve 30’lu yaşlar) görülen bu tümörün seyri diğer tükürük bezi kanserlerine kıyasla daha iyidir.
Malign mixed tümör, ileri yaşlara özgü bu hastalık da kötü huylu tükürük bezi tümörlerinin daha nadir görülen bir tümörüdür.
Karsinoma ex pleomorfik adenoma, pleomorfik adenom adı verilen iyi huylu tükürük bezi tümörünün tedavi edilmeyip uzun yıllar içerisinde kötü huylu tümöre dönüşmesine verilen addır. Tipik olarak hasta yıllardır var olan yüz, boyun kitlesinin birden hızla büyümeye başladığını, üzerindeki ciltte renk değişikliğine yol açtığını, ağrıların eklendiğini ifade eder.
Tükürük bezi kanseri ile tükürük bezi tümörü arasındaki fark nedir?
Kanser, tıpta kimi kötü huylu tümörleri tarif etmek için kullanılan bir terimdir. Tanımı gereği, iyi huylu kanser olmaz. Ancak pek çok kanser türü günümüz tedavi yöntemleri ile tamamiyle tedavi edilebilmektedir. Tümör ise hem iyi huylu, hem kötü huylu büyümeleri kapsayan bir terimdir, yani kapsamı daha geniştir.
Aradaki farkları vurgulayacak olursak;
İyi huylu tümörler daha yavaş büyürler. Çevre ve uzak bölgelerdeki organlara metastaz (sıçrama) yapmazlar. Çevre dokulara invazyon (işgal etmek, kemirmek) söz konusu değildir. Genellikle etraf dokuları itip kendilerine yer açarak büyürler. Bu büyüme aylar, hatta yıllar içerisinde oluşur. İyi huylu tümörler pek ağrıya neden olmazlar, hastalar çok nadiren ağrıdan yakınır. Ağrı varsa genellikle tümörün kendinden ziyade dolaylı nedenlere bağlıdır.
Kötü huylu tümörler (malign, habis) daha hızlı büyürler, bölgesel lenf bezelerine ve uzak organlara (akciğer, karaciğer, beyin, kemik vb..) metastaz (sıçrama) yapma potansiyeline sahiptirler. Çevre dokulara invazyon gösterirler ve onların fonksiyonlarını bozarak gelişirler. Örneğin, bulunduklara yere komşu sinirlere ulaştıklarında onların fonksiyonlarını etkilemeye başlarlar. Örneğin, yüz sinirine invazyon gösterdiklerinde yüz felcine sebep olabilirler.
Ayrıca kötü huylu tümörler belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra ağrıya da neden olmaya başlarlar. Bu ağrı tümörün kemik, çene eklemi gibi yapıları işgal etmesine bağlı olabileceği gibi doğrudan baş, yüz bölgesinin hissiyet, ağrı duyusunu taşıyan sinirlere ulaşmasıyla da oluşabilir.
İyi huylu ve kötü huylu tümör arasındaki fark nedir?
İyi huylu tümör:
Tipik bir iyi huylu tükürük bezi tümörü, uzun süredir hasta tarafından fark edilen, bu süre içerisinde çok yavaş büyüyen, ağrısız, lastik kıvamında, iki parmak arasında hareket ettirilebilen bir kitle şeklinde kendini belli eder. Bu kitle, parotis bezi, çene altı tükürük bezi, damak gibi bölgelerde bulunabilir.
MR (manyetik rezonans) veya BT (bilgisayarlı tomografi) ‘de iyi sınırlı, çevre dokuları işgal özellikleri göstermeyen görünümdedirler. Birlikte yüz felci, tümör üzerindeki ciltte kızarıklık, sertlik, boyundaki lenf bezelerinde şişme, büyüme gibi bulgular yoktur.
Ameliyat sırasında da çoğu kez iyi sınırlı olduğu, etraf tükürük bezi ve diğer dokulara doğru uzanmadığı, etrafında kapsül diye adlandırılan çok ince zar bir kılıfla kaplı olduğu gözlenir.
Kötü huylu tümör:
Buna karşın kötü huylu tümörler istisnaları olsa da daha kısa süre içerisinde gelişen, haftalar veya aylar içinde büyüyen, kimi zaman ağrılı, tahta sertliğinde, parmaklar arasında hareket ettirmesi daha güç olan kitleler şeklinde görülürler. MR (manyetik rezonans) veya BT (bilgisayarlı tomografi) ‘de çoğu kez bulunduğu yere bağlı olarak etraf dokuları işgal eden, sınırları net seçilemeyen görünümdedirler.
Yüz sinirine yakın bulunması durumunda, yüz sinirini kemirerek yüz felcine, cilde yakınsa cilt tutulumuna bağlı ciltte kızarıklık, hatta yara oluşumuna, boyundaki lenf bezelerine sıçraması durumunda boyun yan kısımlarda şişliklere yol açabilir.
Yüz ve baş boyun bölgesinde çiğneme, yutma, beslenme, konuşma gibi fonksiyonlarda, bozulma da ileri tümörlerde ortaya çıkabilir.
Ameliyat sırasında da çoğu kez, tümörün iyi huylu tümörlerden daha sert olduğu, çevre dokulara invazyon (yayılma) gösterdiği ve kendini çevreleyen bir kapsülden yoksun olduğu gözlenir.
Tükürük bezi tümörü sebepleri nelerdir ve kimlerde daha sık görülür?
Özellikle kötü huylu tükürük bezi tümörlerinin ortaya çıkışında sigara, alkol, radyasyona maruz kalma suçlansa da bilimsel olarak net kanıtlar ortaya konamamıştır. İyi huylu tümörlerin ortaya çıkış nedenleri ise daha da belirsizdir.
Tükürük bezi tümörleri, çocukluk çağı dahil her yaşta ve her iki cinste görülebilmektedir. Bununla birlikte pleomorfik adenom başta olmak üzere iyi huylu tümörler genç ve orta yaş grubunda, kötü huylu tümörler ise ileri yaş grubunda daha sık görülmektedir. Tümör sıklığı açısından kadın – erkek arasında pek fark yoktur.
Parotis tükürük bezi tümörü belirtileri nelerdir?
Parotis bezi kulak önünde ve altında yerleşen bir bezdir. Tümörleri de bu bölgede şişlik, kitle ve büyüme olarak kendini gösterecektir. Yani kulak önünde ya da kulak memesinin altında genellikle uzun süredir var olan kitle ve büyüme şeklinde kendisini belli eder. Bu kitle çoğu kez, iki parmak arasında tutulduğunda kolaylıkla hareket eder. Tümörün büyümesi, çoğu kez yavaştır. Hastanın ameliyatı geciktirmesi durumunda tümördeki büyüme aylar-yıllar içinde belirgin hale gelecektir. Derin lobdan kaynaklanan tümörler çene kemiğinin arkasında genellikle daha güç fark edilen kitleler şeklinde ortaya çıkar. Bazen de başka nedenle çekilen MR (manyetik rezonans), tomografi gibi filmlerde rastlantıyla fark edilir. Tümör kötü huylu ise şişliğe ilaveten ağrı, yüz felci, tümör yüzeyindeki ciltte değişiklikler, yara, boynun daha alt kısımlarında lenf bezelerinde şişmeler gibi belirtiler de eklenebilir.
Submandibuler tükürük bezi tümörü belirtileri nelerdir?
Submandibuler tükürük bez, çene altında yer alan bir organdır. Bu bezin tümörleri çene kemiğinin altında şişlik şeklinde belirti verecektir. Çoğu benign (iyi huylu) olan bu tümörlerde büyüme yavaş ve ağrısızdır. Genellikle aylardır ya da yıllardır mevcut olan bir kitle söz konusudur. Hastanın kitleyi fark ettiğinden sonraki süreçte iyi huylu tümörler de büyüme oldukça yavaştır.
Tümör malign (kötü huylu, tükürük bezi kanseri) ise sertlik, iyi huylu tümörlere kıyasla daha belirgin olabilir. Etraf dokuların tutulmasına bağlı olarak ağrı görülebilir. Zamanla, tümörün üzerindeki ciltte de değişiklikler olabilir. Tümör, çene kemiğine yapışırsa daha sert ve hareketsiz bir hâl alacaktır.
Parotis bezinden farklı olarak submandibuler bezin kanalını tıkayan tükürük taşları, tümörlerinden daha sık görülmekte ve ara ara oluşan, sonra iyileşen şişliklere, kızarıklıklara ve ağrıya yol açabilmektedir. Bu taşlar kimi zaman tükürük bezi iltihabına da yol açabilmektedir. Bu durumda şişilik, ağrı ve kızarıklık daha da artacaktır. Antibiyotik tedavisi, taşın zamanla yerinden oynaması bu bulgularda iyileşmeyi sağlar. Bu durumun tersine tümörlere bağlı şişlik gerilemez ve küçülmez, zaman içinde ilerler, yayılır. Böyle bir şişlikle karşılaşıldığında kulak burun boğaz hekimine başvurmak ve aradaki ayrımı yapmasını hekime bırakmak doğru tutum olacaktır.
Parotis tümörü yüz felci yapar mı?
İyi huylu parotis tümörlerinin (örneğin pleomorfik adenom) yüz felcine yol açması pek mümkün değildir. Kötü huylu tümörler ilerledikleri zaman parotis bezinin içerisinden geçen yüz sinirine invazyon (işgal, kemirme) gösterip yüz felcine yol açabilirler.
Tükürük bezi tümörleri nasıl teşhis edilir?
Kulak önünde, çene altında ya da ağız, boğaz gibi bölgelerde şişlik, kitle fark eden hasta bir süre sonra hekime baş vurduğunda teşhis süreci başlayacaktır. Muayene ile tükürük bezi tümöründen şüphelenen hekim, genellikle ultrason, MR (manyetik rezonans) ya da BT (bilgisayarlı tomografi) gibi radyolojik görüntüleme araçlarına baş vurur. Bu tümör tanısını güçlendirmede muayeneden sonra ikinci adım olacaktır. Ardından kimi zaman, iğne biyopsisi ile kitleden hücre ya da doku örneği almak, teşhisi kesinleştirmek ve tedavi öncesi planlamaları en doğru şekilde yapabilmek için gerekli olacaktır.
Tükürük bezi tümörü şüphesinde hangi doktora gidilmeli?
Tükürük bezi ile ilgili rahatsızlıklar, temel olarak kulak burun boğaz uzmanı hekimlerin ilgi alanı içine girer. Tükürük bezleri ile ilgili cerrahi bir müdahale gerektiğinde de baş ve boyun cerrahisi konusunda deneyimli, bu bölge anatomisine hakim kulak burun boğaz hekimleri, gerekli müdahaleleri uygulayacak uzmanlardır. Bu nedenle böyle bir şüphe varlığında, bir kulak burun boğaz hekimine baş vurmak, doğru tanı ve tedavi için hızlı bir şekilde yol alınmasını sağlayacaktır.
Tükürük bezi tümörü muayenesi nasıl yapılır ve hangi tetkikler uygulanır?
Tükürük bezlerinde tümör şüphesi ile hekime başvurulduğunda hekim önce hastanın şikayetlerini dikkatli bir şekilde dinler, birlikte bulabilecek belirtiler açısından hastaya çeşitli sorular sorar, hastanın geçmişinde, ailesinde bu hastalıkla ilgili dikkat çeken bir özellik olup olmadığını sorgular. Ardından muayene aşamasına gelinir.
Kulak burun boğaz hekimleri hasta hangi nedenle kendilerine baş vurursa vursun genellikle tam bir kulak, burun, ağız-boğaz ve baş-boyun muayenesi uygularlar. Tümör bulunduğu yerde büyüklük, sertlik, hareketlilik, etraf dokulara yapışıklık açısından parmaklarla dikkatli bir şekilde muayene edilir. Tümör; burun, ağız, boğaz, yutak gibi bölgelerindeyse endoskop adı verilen optik aletler ile muayene edilir. Bu muayeneler sırasında boyundaki lenf bezelerinde büyüme varlığı, yüz kaslarında hareket azalması, güçsüzlük olup olmadığı incelenir.
Muayenenin arından radyolojik inceleme aşaması gelir. Ultrason, en kolay ulaşılabilen görüntüleme yöntemi olarak çoğu kez ilk başvurulanıdır. Ultrasondaki kitlenin görüntüsü radyolog hekim tarafından değerlendirecektir.
Tükürük bezi tümörlerinde biyopsi nasıl yapılır?
Eğer kitle parotis, submandibuler bez tümörleri gibi cildin altında şişlik şeklinde ise, biyopsi her zaman iğne ile (ince iğne ya da tru-cut adı verilen kalın iğne) yapılır. İğne biyopsisi, tümörün vücuda yayılmasına yol açmayan güvenli bir yöntemdir. Buna karşın, bistüri kullanılarak cildin kesilmesi ve kitleden biyopsi alınması çok yanlış bir tutum olacaktır.Tümörün yayılması söz konusu olabilir, tedavi güçleşebilir. Ayrıca yüz sinirinin zarar görme ihtimali de vardır. Tümör cilt yüzeyine ulaşmadıkça cilt kesisi ile biyopsi alınması doğru değildir.
Ancak burun, ağız, boğaz gibi tümörün üzerinde cildin bulunmadığı bölgelerde iğne biyopsisi kullanılmaz. Bu durumda, kitleden doku örneği almak için, lokal anestezi yapılarak cerrahi aletler ile örnek almak daha doğru olacaktır. Bu durumda da biyopsi, tümörün vücuda yayılımına yol açmaz.
Önemle tekrar üzerinde durmak gerekirse; parotis ve submandibuler tükürük bezlerinde biyopsi alınacaksa, mutlak suretle iğne ile yapılmalıdır.
Tükürük bezi iğne biyopsisi nedir ve teşhis için şart mıdır?
Kitlelerin doğasını, kaynaklandığı hücre türünü, yani ‘histopatolojik tanısını’ anlamak için iğne ile içinden örnek almak işlemi son 20-30 yıldır yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu uygulamanın en sık yer bulduğu alanlar; meme, tiroid bezi ve tükürük bezleridir. Böylece kitlenin yüzeyindeki ciltte kesi yapılmaksızın ve tümör yayılımına yol açılmaksızın, kitlenin yapısına ait ve tedaviyi yönlendirebilecek bilgilere ulaşmak mümkün olabilmektedir.
Tükürük bezlerinde iğne biyopsisi, ince bir iğne ile ve vakum yardımıyla yapılabileceği gibi (ince iğne aspirasyon biyopsisi), daha kalın bir iğne ile, vakum olmaksızın daha büyük doku örneği alacak şekilde de yapılabilmektedir (tru-cut biyopsi). Hangi biyopsinin uygulanacağı, biyopsiyi yapacak olan hekimin ve değerlendirecek olan patologun deneyimine, kitlenin özelliklerine bağlı olarak kararlaştırılır. Çoğunlukla, biyopsi sırasında ultrason da iğneye rehberlik etmek üzere kullanılır.İğne biyopsisi işlemi genellikle yarım saat kadar süren ve hastanın fiziksel olarak çok fazla rahatsızlık ve acı hissetmeyeceği işlemlerdir. Biyopsi işlemi sonrası çoğu kez hasta günlük hayatına geri dönebilir. Biyopsiden alınan parçalar veya hücreler, patoloji uzmanı hekimler tarafından incelenir ve çoğu kez birkaç gün içinde ön teşhis bildirilir.
Bazı cerrahlar, tükürük bezi kitlesi için kapsamlı bir ameliyata girmeden önce ellerinde en fazla bilginin olmasını yeğler. İğne biyopsisi de kitlenin hücresel yapısı hakkında çoğu kez ön bilgi sağlayacak bir teşhis yöntemidir. Kimi cerrah ise, iğne biyopsisi yerine doğrudan ameliyatla kitlenin tamamının çıkartılması ve kesin teşhisin patolog tarafından kitlenin tamamının incelenmesi ile konulmasını yeğler. Tükürük bezi iğne biyopsisi, ameliyatı gerçekleştirecek cerrahın tercihine bağlı olarak yapılabilir.
İğne biyopsisi her zaman kesin teşhisi sağlar mı?
Özellikle ince iğne biyopsisi, her zaman kesin doku teşhisini vermeyebilir. Kesin teşhis, ameliyat ile çıkartılan kitlenin patoloji uzmanı hekimlerce ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ile konulur. İğne biyopsisi teşhisinin, ameliyat sonrası patoloji incelemelerinde değişmesi görülebilen bir durumdur. Ancak gene de tedaviyi sürdürecek hekimi yönlendirmede önemli bilgiler verme ihtimali yüksektir.
İnce iğne aspirasyon biyopsisi, tümörün yayılmasına yol açar mı?
İğne biyopsisi, uzun yıllardır bütün dünyada milyonlarca hastaya uygulanmış ve halen de uygulanan bir teşhis yöntemidir. Şimdiye kadar tümörün yayılımına yol açtığına dair bilimsel bir kanıta rastlanmamıştır. Bu nedenle hekimler tarafından güvenle uygulanmaktadır.
İyi huylu tükürük bezi tümörleri zaman içinde kötü huylu olur mu?
Pleomorfik adenom gibi iyi huylu bir tümör uzun yıllar tedavisiz bırakılırsa, huy değiştirip tükürük bezi kanserine dönüşebilmektedir. Bilimsel çalışmalar 15 yıldan uzun süredir var olan tümörlerin %10 oranında kanserleşebileceğini göstermiştir.
Tükürük bezi tümörleri önlenebilir mi?
Gerek iyi huylu, gerek kötü huylu tükürük bezi tümörlerinin sebebi net bir şekilde bilinmemektedir. Bazı tümörlerde sigara, kimi tümörlerde de geçmişte boyun bölgesine alınan radyasyon neden gösterilmektedir. Sebebi net olarak bilinmeyen hastalıklardan kaçınmanın yolları da net değildir. Genel olarak sigaradan uzak durmak, boyun bölgesine gerekmediği durumlarda radyasyon verilmemesi, tümör riskini azaltabileceği düşünülmektedir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.