Kaygı duygusu, gelecekte bir anda yaşanabilecek, olumsuz senaryolar içeren düşüncelerden kaynak alan bir duygudur. Genelde insanların hissetmek istemediği rahatsız edici bir duygudur. Korkuyla arasındaki temel fark, kaygı gelecekte (belki bir an belki de bir yıl sonra) olacak durumları konu alırken korku ise sadece o anda olan olumsuzluklar sebebiyle yaşanır. Korku şimdidedir, kaygı gelecekte.
Kaygı hayatta tutar.
Her ne kadar istenmeyen bir duygu olsa da kaygı insan canlısının bugüne kadar ulaşmasını sağlayan bir niteliktedir. Özellikle insanın günümüze göre çok daha savunmasız olduğu avcı toplayıcı dönemlerde yaşanabilecek ölümcül tehlikelere karşı, kaygı insanı tetikte tutmuş ve neslin devamlılığı sağlamıştır. Hayatta tutmak kaygının esas işlevidir. Kaygı bozukluğu vakalarında kadınların oranı erkeklerin iki katı civarındadır. Dolayısıyla kadınların kaygı duygusuna daha yatkın olduğunu söylemek yanlış olmaz. Erkekler bu duyguyu daha az hissettikleri için daha riskli davranışlarda bulunur ve onların daha az yaşamasının nedenlerinden biri belki de görece az kaygılı olmalarıdır.
İnsan Nasıl Kaygılanır ?
İnsan beyninde duygusal beyin olarak bilinen limbik sistem adında bir kısım vardır. Burada Amigdala bulunur ve amigdala tehlike anında ‘’savaş ya da kaç’’ prensibiyle çalışır. Kaygı verici bir düşünce ya da uyaran akla geldiğinde çalışan kısım burasıdır ve ardından sempatik sistem devreye girerek vücutta bir alarm durumu başlamış olur. Bu alarm durumunda amaç; insanı tehlikeden koruyabilmektir. Bir kaygılanma anında yani sempatik sistem aktif olduğunda vücutta neler olduğuna bir bakalım;
-
Kalp daha hızlı kan pompalar.
-
Göz bebekleri büyür. Bu sayede göz bebekleri daha fazla ışık alır ve görüş iyileşir.
-
Tükürük bezleri daha az çalışır, stres anında örneğin sunum yaparken sık sık su içme ihtiyacı bu sebepledir.
-
Akciğer daha hızlı çalışır. Vücuda daha fazla oksijen alıp, yakım için dokulara aktarılır.
-
Karaciğerin glukoz salgılaması hızlanır. Amaç vücuda daha fazla enerji sağlamaktır.
-
Böbreküstü bezleri vücutta enerji patlaması yaratan adrenalin ve noradrenalin hormonu salgılamaya başlar.
-
Gastrointestinal yolda besinlerin sindirimi yavaşlatılır. Çünkü sindirim için kullanılacak enerji daha farklı alanlara aktarılır.
Sistem tamamen hayatta tutmak amacıyla otonom olarak çalışır. Ancak Kaygı Bozukluğu yaşayan kişilerde söz konusu alarm durumu, gerçek bir tehlike yokken çalışır yani yanlış alarmdır.
Kaygı Bozukluğu Nedir ?
Kaygı duygusu, aslında hepimizde var olan bir duygudur. Ancak kaygı bozukluğu yalnızca bazılarımızın yaşadığı bir durumdur ve kaygı bozukluğu farklı çeşitlere sahiptir. Halk arasında kaygılı ya da evhamlı olarak bilinen kişiler aslında yaygın kaygı bozukluğu yaşayan kişilerdir.
Kaygı hepimizde varsa, bunun kaygı bozukluğu durumunda olduğunu nasıl ayırt ediyoruz ?
İşlev bozucu olduğu ve en az 6 ay boyunca sürdüğü zaman. Yani hayatta sosyal, ilişki, iş, eğitim gibi alanlarda kaygı nedeniyle yapmanız gereken ya da istediğiniz durumları yapmakta zorlanıyor ve kaçınıyorsanız kaygı bozukluğu yaşıyorsunuz anlamına gelir. Örneğin, yaygın kaygı bozukluğu yaşayan biri okuluna giderken kötü bir şey olacak düşüncesi ile daha az okula gidebilir ya da sosyal kaygı bozukluğu yaşayan biri işte yapması gereken sunumu yapmamak için bahaneler üretip bu durumdan kaçınabilir.
Kaygının bozukluk düzeyinde olduğunu gösteren temel işaret, günlük hayatın içindeki işlevi bozması ve kaçınmaya yol açmasıdır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz DSM V Kaygı Bozuklukları Tanı Kriterlerini inceleyebilirsiniz.
Kaygı Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir ?
-
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
-
Sosyal Kaygı Bozukluğu
-
Obsesif Kompulsif Bozukluklar
-
Fobiler (Agorafobi, Klostrofobi, vb.)
-
Panik Bozukluk
-
Seçici Konuşmazlık Bozukluğu
-
Ayrılma Kaygısı Bozukluğu,
-
Bir Sağlık Sorununa Bağlı Kaygı Bozukluğu
Hangi kaygı bozukluğuna sahip olursanız olun, kaygılanma anında belirtiler birbirine benzerdir. Yalnızca kişinin kaygılandığı durum farklılık gösterir.
Kaygı Bozukluğu Belirtileri Nelerdir ?
-
Kalp çarpıntısı
-
Huzursuzluk
-
Bedensel ağrılar
-
Mide bulantısı
-
Terleme, sıcak basması
-
Kaslarda gerginlik
-
Dikkat dağınıklığı
Kaygı Bozukluğu Yaşayan Kişilerin Düşünce ve Davranışları
Belirsizlikten olabildiğince kaçınırlar
Kaygı Bozukluğu yaşayan kişilerde kaygının tetiklendiği anlar, belirsizliğin ve bilinmezliğin olduğu anlardır ve gelecek hep belirsizlik içerir. Bu sebeple bu kişiler genelde bildiği eylemleri yapmaya ya da bildikleri yerlere gitmeye meyillidir. Psikoterapi seanslarında kaygının ne olduğunu ve nasıl işlediğini anlatıldığında kişilerin vücutlarında ne olup bittiğini biliyor olmaları onları bir nebze rahatlatır. Bu yazıyı yazma motivasyonum da tamamen bu durum. Ne yaşadığınızı ve yalnız olmadığınızı bilmenizi istiyorum.
Felaketleştirici düşünürler
Kişinin kaygısını tetikleyen durum ne olursa olsun içeriğinde hep en kötü ya da felaket senaryoları söz konusudur. Kaygı Bozukluğu yaşayan kişilerin örnek düşüncelerine bir göz atalım.
Hastalık kaygısı olan biri ’Başımın ağrısı kesinlik beyin tümöründen’’ ‘’Yaşadığım ağrı hiç geçmeyecek giderek artacak ve ben öleceğim’’
Sosyal Kaygı yaşayan biri ‘’Kalabalık önünde konuşursam rezil olurum.’’ ‘’Bu soruyu herkesin içinde sorarsam sesim çıkmaz ve kaygılandığımı fark edip hakkımda olumsuz düşünürler.’’
Yaygın Kaygısı olan biri ‘’Trafikte araç kullanırsam kaza yaparım.’’ ‘’Bilmediğim yerlerden uzak durmalıyım çünkü oralar tehlikeli ve güvensiz yerlerdir.’’
Panik Bozukluk yaşayan biri ‘’Kalbim normalden daha hızlı atıyor kesin atak geliyor ve ben ölmek üzereyim’’
Obsesif Kompulsif Bozukluk yaşayan biri ‘’Burayı temizlemezsem sevdiklerimin başına kötü bir şey gelir’’
Agorafobisi olan biri ‘’Köprüde trafikte sıkışıp kalırım ve asla kurtulamam’’
En kötüsüne odaklanırlar
Kaygı sürekli en kötü senaryolar üzerinden sizi daha güvenli alanda tutmaya çalışır ancak çoğunlukla en kötü senaryolar gerçekleşmez ve sizin güvenli olarak tarif ettiğiniz alan giderek küçülür ve zamanla yaşamınızda çoğu şeyi yapamaz halde kendinizi bulursunuz.
Mark Twain’in sözünü buraya eklemek isterim ”Hayatımda birçok endişem oldu ancak çoğu yaşanmadı bile.”
Aşırı Genelleyebilirler
Yaşadığı durumlar onlara hiç geçmeyecek ve hep devam edecek gibi gelir. Ancak her kaygı atağı mutlaka sonlanmak zorundadır çünkü fizyolojik olarak sempatik sistem sürekli aktif kalamaz. Kaygı bozukluğu da tedavi edilebilir bir durumdur.
Kaygı Bozukluğu Yaşayanların Gözünden
Hiç kimsenin görmediği bir tehlikeyi yalnızca sizin gördüğünüzü hayal edin. Çevrenizdeki insanlara anlatıyorsunuz ancak kimse anlattıklarınızı gerçekçi bulmuyor. Abarttığınızı, hayal gördüğünüzü hatta yalan söylediğinizi düşünüyorlar. Bütün bunlara rağmen sizin gördüğünüz o tehlike size o kadar gerçekçi geliyor ki onunla sürekli meşgul oluyorsunuz. Düşünmeden edemiyorsunuz. Zaman zaman böyle bir tehlikenin aslında olmadığını fark etseniz bile yine de etkileniyor ve günlük rutininize dönemiyorsunuz. Çıkmak isteyip çıkamadığınız bir durumun içindeyken ve hemen her gün bundan olumsuz etkileniyorken diğerlerinin size boş ver, çok takılıyorsun gibi şeyler söylemesi de anlaşılmamış ve yalnız hissettiriyor. Diğerlerine saçma gelecek diye artık giderek anlatmamaya başlıyorsunuz ve bu durum hiç geçmeyecek gibi geliyor. Ancak bu doğru değil, kaygı bozukluğu tedavi edilebilir. Size en uygun ruh sağlığı uzmanına başvurmanız bu konuda atabileceğiniz en doğru adım olacaktır.
Nasıl Tedavi Edilir ?
Psikoterapi içerisinde Kaygı Bozukluğunda kullanılan yöntemlerden biri Bilişsel Davranışçı Terapidir. Bu yöntemde öncelikle kaygı bozukluğunun ne zaman ve nasıl başladığı araştırılır. Seansların başında aynı zamanda güven ilişkisi geliştirilir. Sonrasında problem anlaşıldıktan sonra psikolojik olarak danışana yaşadığı durumun nasıl olduğu ve seyrettiği anlatılır. Başlatan, sürdüren nedenlerle beraber nasıl çözüme ulaşabileceğine dair bilgilendirmeyi içerir. Terapide bu kısma psiko-eğitim adı verilir. Seans aralarında danışana davranışsal çalışmalar verilir ve seansta konuşulanları pekiştirmesi talep edilir. Sonrasında ise çözüm aşamasına geçilir. Kaygı Bozukluğu tedavisinde diğer psikoterapi yöntemleri ise EMDR ve Şema Terapidir.. Son olarak yine tedavi için psikiyatrik ilaçlar da kullanılabilir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.