İlişkilerde Çatışma

Çatışma her yakın ilişkide kaçınılmazdır.

Bazı çiftler çatışmalarını açık ve doğrudan ortaya koyarken diğerleri inkar etmeye veya bastırmaya çalışır ya da üstü kapalı olarak gösterirler.

Bununla beraber bazı çiftlere göre evliliklerinde çatışma olması, tartışmalar yaşanması sağlıklı bir şey değildir, çatışma olmamalı gibi bir görüşe sahip olabiliyorlar.

Zihinlerinde her çatışma işareti ciddi bir hata yaptıklarının veya başarısız olduklarının göstergesi olarak yer alır. Bu duruma sıklıkla yeni evli çiftlerde rastlamaktayız.

Oysa, tartışmalar, tartışmayla nasıl başa çıkılacağını biliyorlarsa, çiftlerin birbirini keşfetmesini, ilişkilerinin gelişmesini sağlamada büyük rol oynar.

İlişkiler dolayısı ile tartışmalar bize bizi yeniden ve yeniden farklı yansımalarla buldurur. Çünkü Kim olduğumuz, diğerleriyleyken kim olduğumuzdur.

O nedenle çiftlerde odaklanılması gereken husus çatışmaların varlığı değil, çatışmaların nasıl yönetildiğidir. Kırgınlık, incinmişlik duygularının yoğun yaşandığı, ilişkinin ağır hasar aldığı durumlarda iletişimin güçlü ve etkili olması, kırgınlığa yol açan etmenlerde iki bireyin de sorumluluk alması çok kıymetlidir. Çünkü çatışmayı inkar etme, bastırmaya çalışma gibi hususlarda kırgınlıklar göz ardı edildikçe veyahut suçlayıcı, eleştirel dille yaklaşılıp çatışmada sorumluluk almadıkça çiftler duygusal yara almalarıyla tek başına baş edememeye ve aralarında duvarlar oluşturmaya başlayabilirler.

Bu duvar örmeler, kırgınlıkların birikip, onarılmamasına bağlı olarak arttıkça artar. Duygusal ve cinsel olarak birbirlerinden uzaklaşan çiftler, aynı evde yaşayan iki yabancı birey haline gelebilirler.

İstek, beklenti, duygu ve ihtiyaçlarını ifade etmedikleri için karşılanmamış beklenti, istek, ihtiyaçlar ortaya çıkar, karşılık bulmamış bu duygu ve durumlar ise dolaylı yoldan partnere yansıtılır. 

Doğrudan olmayan iletişimlerde bir diğerine dair gerçekçi ve sağlıklı olmayan inançlar gelişebilir, durumla uygun olmayan davranış ve tutumlar sergilenebilir. 

Kırgınlık, incinmişlik duygularının ilişkide yoğun olarak yer kapladığı hususlarda sade bir özürle, tüm kırgınlığın yok olabileceği gibi bir algıya sahip olmak yanlıştır. 

Bireyler bir hata olduğunda bu hatayı yapanın bunu ne için, nasıl yaptığını, karşı tarafa ne hissettirdiğini, ilişkilerinde ne gibi sonuçlara yol açtığını ve tekrarının olmamasının ehemmiyetinin ortaya konulması ihtiyacını hissederler. Ancak o şekilde özrün kırılan partnerde bir karşılığı olacaktır. Ki ilişkilerde bu duruma ‘Özür diliyorum ya daha ne yapayım daha ne istiyor benden, onu orada kapatmıyor, defalarca kez aynı konuyu gündeme getiriyor’ şeklinde yakınmalarda çokça rastlarız. 

Bir konunun/problemin defalarca kez gündeme getirilmesi, olur olmadık tartışmaların içerisinde yer bulması hatalı bir durum olduğu kadar, yalnızca özür ifadesinin kullanımıyla tartışmanın son bulup, problemin çözülmesi gerektiğini düşünmek de o denli hatalıdır. 

Sağlıklı olan ilişki biçimi ; Tartışma sonrası özürle beraber gerekli geri bildirimlerin partnere verilmesi, etkili problem çözme yöntemlerinin uygulanması ve bir problem durumunda esas problemden uzaklaşmadan konu bütünlüğü sağlanarak tartışmanın gerçekleşmesidir. 

Çatışmaların ugunsuz-yaralayıcı hale gelmemesi için çiftlerin başlıca olarak iletişim biçimlerini sağlıklı bir yapı haline getirmeleri gerekir. 

Bu ise ; duygu ve düşüncelerin anlatabilme ve anlaşılabilmeyi karşılayacak denli aktarılması; partnerin ise bu duygu ve düşünceleri iletmesidir.

Bu şekilde her iki birey de hem kendini ifade etmiş, hem de anlaşıldığını hissetmiş olup, tatminkar olacaktır. Çatışmalarda, iletişimde anlaşılma, karşılık bulma bulma ihtiyacı çok temel bir duygusal ihtiyaçtır, en uygun şekilde çiftlerin beraberliklerin devamı için bu ihtiyacı karşılaması gereklidir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu