Beyin kapalı bir kutu içinde yerleşmiştir ve beynin kısımları sağlam zar yapılar tarafından birbirinden ayrılmış durumdadır. Beyin ödemi olduğunda, yani beyin şiştiğinde beynin birtakım kısımları fıtıklaşabilir. Beyin, bu kapalı kutunun en alt kısmındaki delikten çıkmaya kalkar, yani beyin sapı fıtığı olur. Ya da beynin bir kısmı şiştiği vakit bu kısmı sınırlayan kalın zarların altından çıkmaya, yani fıtıklaşmaya çalışır ve orta beyin fıtığı olur. Beyin fıtığının kendine has belirtileri ortaya çıktığı vakit, hastanın hayatını kurtarmak için beyin cerrahları kimi vakit dekompresyon ameliyatı yaparlar; yani kafatasının bir kısmını çıkarıp şişen beyefendisine yer açmaya çalışırlar.
Sisterna magna ise, hepimizin beyninde bulunan içi su dolu aralıklardan birinin ismidir. Bu aralıklarda beyin omurilik sıvısı yani BOS dolaşmaktadır. Mega sisterna magna tabiri, bu aralıklardan birinin olağandan daha geniş olması haline verilen isimdir. Sonuçta bu bir hastalık yahut risk oluşturan durum değildir. Yalnızca ferdî bir farklılıktır. Yani benim burnumun daha büyük, abimin çenesinin daha sivri olması üzere kolay bir farklılık. Bu tip tabirlerin tetkik sonuçlarında yer alması ise bu raporları yazan uzmanların, gördükleri tüm farklılıkları bildirmek zorunda olmasından kaynaklanır.
Araknoid sözü de beyni saran zarlardan birinin ismidir ve bu zarın lifleri ortasında beyin omurilik sıvısı yani BOS dolanır. İşte bu sıvının dolanımı rastgele bir nedenle engellendiğinde o bölgede sıvıda bir göllenme, tıbbi ismi ile bir kist oluşur. Gerçekten beyin görüntüleme tetkiklerinde en sık rapor edilen durum, işte bu araknoid kistlerdir. Bu kistler bir tümör yahut berbat huylu bir yapı değildir. Birçok vakit bebeklikten beri orada duruyordur ve ileride de bir sorun çıkarmayacaktır. Lakin nadiren de olsa büyüdüklerinde ameliyat edilmeleri gerekebilir, bu yüzden de aralıklı yapılan tetkiklerle takip edilirler. Kimi vakit da, bir ekip tümörlerden ayırt edilebilmeleri için daha ayrıntılı tetkikler yapılması gerekebilir.
