Empati kelimesini çok sık duyarız. Herkes empatinin çok önemli olduğunu ve dikkat edilmesi gerektiğini söyler fakat empati ile çok sık karıştırılan konu ise sempatidir. Bu iki kavramın birbiriyle karıştırılma nedeni, her ikisinin de başkalarının duygularına gösterilen bir tepkiyi ifade etmesidir. Her iki kavramda da duygusal bir bağ kurma süreci vardır.
Empati, bir kişinin duygularını düşüncelerini anlamak, onun bakış açısını görmek ve onunla bağlantı kurmaktır. Kişinin bakış açısına gerçekten girmek, onu özümsemeye çalışmak ve onun duygusal dünyasını kavramak demektir. Empati sosyal bir kavram olmasının yanı sıra aynı zamanda nörolojik bir süreçtir. Empati insan beyninde çeşitli nörolojik süreçlerin birleşimi ile farklı bölge ve işlevlerin bir araya gelmesi ile gerçekleşir. Empati süreci bireyin yüz ifadesi okuyabilme, ses tonu anlayabilme yeteneğine dayanabilir. Bu süreçte beynin yüz tanıma ve işitme bölgeleri aktif hale gelir. Sonrasında beyindeki duygusal işleme bölgeleri aktif hale gelerek duygusal durumları tanımlamak, değerlendirmek ve anlamlandırmak için kullanılır. Ardından beyindeki bilişsel kontrol ve öz farkındalık bölgelerinin etkinleşmesi ile kişi karşısındakinin yerinde olsaydı nasıl hissedeceğini düşünerek empati kurmuş olur. Hafıza ve işlemleme bölgelerini kullanarak empati kuran kişi daha önce benzer bir durum karşısında kendisinin nasıl hissettiğini hatırlar ve bu hatırladıklarını karşı tarafı anlamak için kullanır. Empati sürecinde ayna nöronlar da iş başındadır. Bu nöronlar, insan davranışlarını ve duygularını gözlemlediğimizde bu deneyimleri kendi beynimizde yaşamamıza izin verir. Bu sayede başkalarının deneyimlerine daha yakın ve anlayışlı olma olanağı elde edilir. Bu nörolojik süreçler her bireyde aynı olmadığı için bireyler aynı oranda empati kurma yeteneğine sahip değillerdir.
Kaliforniya Üniversitesi’nden Marco Lacoboni ve ekibinin yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre; motor taklit süreçlerinde beyindeki ayna nöronlar aktive olmaya başlamaktadır. Bu ise insanların karşısındaki kişinin eylemlerini ve düşünceleri anlayabileceği, yani onunla empati kurabileceği anlamına geliyor.
Bilim insanları; otizmli bireylerin ayna nöron etkinliği çok az olduğu için empati yeteneklerinin gelişmediğini belirtiyor. Sadece otizmin değil şizofreninin temelinde de ayna nöronların olduğu düşünülmektedir. Şizofren veya otizmli bireyin ayna nöron etkinliği düşük seviyede olduğu için bireylerin hisleri konusunda doğru bir yoruma ulaşamadığı iddia ediliyor. Bu durum ayna nöronlar ile empati arasındaki bağlantıyı net bir şekilde açıklıyor. Çünkü empati duygusu güçlü olan kişilerde ayna nöronlar daha fazla etkinlik gösteriyor.
Empatiyi bir halk dili ile ifade edecek olursak “Başkalarının ayakkabısı ile yürümek” şeklinde ifade edebiliriz. Empati karşı tarafın dünyasını kavramak, duyguyu o kişi ile beraber yaşamaktır. Empati yaptım diyebilmek için üç şeye dikkat etmek gerekmektedir. Birincisi, kendimi gerçekten onun yerine koyup benim başıma aynı şey gelmiş olsa ne yapardım diye düşünmek. İkincisi, karşıdaki kişinin ruh halini doğru anlamak. Üçüncüsü, karşı taraf onu anladığımı anlamalı ve bunu hissettirmeliyim düşüncesine sahip olmaktır. Yani empati daha çok “sen merkezli” bir yaklaşımdır.
Sempati, diğer bir adıyla birlikte duygulanım, bir şeyi birlikte yaşama ve hissetme, başkasının duygularını paylaşma ve göz önüne alma demektir. Sempati belli bir nedene dayanmadan ve iyice tanınmadan bir insanın bir başkasına doğrudan doğruya eğilim duyması, ilgi göstermesi, yaşamış olduğu tecrübelere katılmasıdır. Sempati empatiye göre çok yüzeysel bir süreçtir. Derinlemesine anlama ve hissetme yerine daha çok başkası için üzülme, acıma ve üstten bakma hali vardır. Sosyal psikolog Brown’a göre sempati empatiden daha az anlayış ve bağlantı sağlar ve yakın ilişkilerin zayıflamasına sebebiyet verebilir. Sempatide başka bir kişinin hissettiği duyguları benzer bir şekilde hissetmek, anlamaktan ziyade o deneyimine, duygusuna katılmak vardır.
Sempati “ben merkezli” bir kavramdır. Onun canı acıyorsa benimde canım acıyor. Amaç burada karşı taraftaki kişinin duygularını anlamaktan ziyade kendi canı da acıyormuş gibi onun tarafında olmak yani yandaşlık yapmaktır.
Sempatide duygusal bir mesafe vardır. Kendimizi diğerlerinden ayrı tutarak dıştan bakarak onların acılarını paylaşmak için gösterdiğimiz bir tutumdur. Karşı taraf istememesine rağmen tavsiyelerde bulunabilir, yaşadıkları hakkında fikir ve yorum beyan edebiliriz. Duygunun yüzeysel kısmı ile ilgileniriz. Kişi anlatılanları kendi perspektifinden değerlendirerek taraf tutabilir.
Empati, sempatinin başlangıç yolu olup, bireyler arası ilişkilerin olumlu yönde seyretmesine katkıda bulunur. Empatik cümleler, “…hissediyor olmalısın” tarzında “sen” vurgusunu taşır. Sempatik cümlelerde ise, “ben”, ve “benim” vurgusu hissedilir.
Genellikle sempati duyan kişiler karşısındakilere dışarıdan baktıklarında kendince yardımcı olmak için müdahalelerde bulunabilirler.
Empati ve sempatiyi daha iyi kavramak adına örnekleyelim, çok yakın bir arkadaşınızın ailesinden birisini kaybettiğini düşünün;
Onun acılı anında, “Acını hissediyorum ve anlıyorum, ne yapmak istersen onu yapalım beraber susup ağlayabiliriz, Kederini hissediyorum. Sana nasıl yardımcı olabilirim?” gibi cümleler empati belirten cümlelerdir.
“Nasıl korkunç bir kayıp, yazık sana. Üzülme ailenden birden fazla kişiyi de kaybedebilirdin, senin için üzülüyorum.” gibi cümleler ise sempati belirten cümlelerdir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.