Ağrı, bedenimizin bir korunma sistemi ve yardım isteme sesidir. Kolay bir hastalığın belirtisi olabileceği üzere, kanser üzere çok önemli bir hastalıktan da kaynaklanabilir ve hastaların %90’ı ağrı şikayetiyle hastaneye başvurur.
Yapılan araştırmalar bilhassa kronik ağrının, başlı başına bir hastalık, bir sendrom olarak ele alınması gerektiğini göstermiştir. Ağrı, insanın geçmiş tecrübelerinden (ruhsal, travmatik, kaza), hasarlı yahut hasarsız bir dokudan kaynaklanabilir. Tıpta birçok kısım ağrılı hastalıklarla ilgilenir. Ağrı Merkezi’nin ilgi alanına eldeki klasikleşmiş tanı-tedavi prosedürleri ile muhakkak bir güzelleşme ve sonuç elde edilemeyen ağrılar girer. Bu tip ağrılar, gerekli incelemeler yapılmadan kısaca psikojenik kökenli ağrılar olarak tanımlanmamalıdır.
Ağrının değerli bir özelliği duyusal, yani hudut lifleri ile taşınan öznel bir olgu olmasıdır. Başka bir özelliği ise duygusal ve etraf şartları üzere faktörlerden etkilenmesidir. Bu özellikleri, ağrıyı başka birçok hastalık belirtisinden farklı olarak bireye mahsus hale getirir.
Kronik ağrı tedavisinde klasik tedavi metotları geliştirilmiş olmakla birlikte, klasik tedavilerin yetersiz kaldığı kronik ağrıların tedavisinde girişimsel metotlar ön plana çıkar. Bütün klasik ve girişimsel tedavilerde tamamlayıcı ve regülasyon tıbbı teknikleri hastaların bütünsel sıhhate kavuşmaları için ön planda tutulmalıdır.