Yaygın Kaygı Bozukluğu (Anksiyete)

En son ne zaman sınava girdiniz? En son ne zaman bir topluluk önünde konuşma yapmanız gerekti? Veya partnerinizle, arkadaşlarınızla ya da ailenizle sizin için zorlayıcı olan bir durumla karşı karşıya kaldınız?

Böyle bir durumun içerisinde bulunduğunuzda heyecanlanmış hatta endişelenmiş olabilirsiniz. Böyle hissetmeniz son derece normal hatta çoğu zaman sizin faydanıza olabilir. Sizi endişelenmenize sebebiyet veren yapmanız gereken şeyi yaptığınızda derin bir “oh” çekip rahatlarsınız ve stres o an kaybolur.

Fakat Yaygın Anksiyete Bozukluğu olan kişiler böyle değildir. Stres hiçbir zaman ortadan kaybolmaz. Bu kişilerde stres “anksiyete bozukluk” yani “kaygı bozukluk” olarak tanımlanır. Bu kişilerin hissettiği stres o kadar yoğundur ki kişinin günlük hayat işlevselliğine zarar verir, rasyonel değildir, tüm yaşamına yayılır ve kişide çeşitli somatik belirtiler ortaya çıkarır. DSM-5 (American Psychiatric Association, 2013)’e göre kaygı bozuklukları kategorisindeki bozukluklar yoğun korku ve kaygının varlığını ve bu doğrultuda davranışsal bozuklukları içerir.

Korku, gerçek veya potansiyel tehditlere verilen duygusal tepki olarak tanımlanırken, kaygı, gelecekte meydana gelmesi muhtemel tehlike beklentisidir. Her iki terimin ortak noktaları olduğu gibi farklılaştığı noktalar da vardır. Kaygı, potansiyel tehditlere karşı uyanık olmayı, kas gerginliğini, temkinli ve kaçınma davranışını ve bilişsel düşünceleri içerirken korku, anında ve otomatik bir kaçma veya dövüşme tepkisini içerir. Korku kaygıya bağlı olarak yaşanır ve kişi tarafından kaçınma davranışı yoluyla azaltılmaya çalışılır. Burada bahsedilen kaygı durumu, kaygının yüksek düzeyde olduğu ve normal gelişim dönemleri dışında ortaya çıktığı, gelişim sürecinde gerekli olan ve normal olarak algılanan kaygıdan farklıdır. Pek çok anksiyete bozukluğu çocukluk çağında gelişir ve tedavi edilmezse devam eder.

YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞUNUZ OLABİLİR Mİ?

DSM-5’e göre yaygın kaygı bozukluğunun tanı kriterleri şunları içermektedir:

A. En az 6 aydan beri neredeyse her gün görülen, birden çok olay ve aktivite esnasında (okul ya da iş performansı gibi) oluşan aşırı kaygı ve tedirginlik durumu (endişeli beklentiler).

B. Kişinin bu endişeyi kontrol etmekte zorlanıyor olması.

C. Aşağıda sunulan belirtilerden en az 3’ünün (en az birkaç tanesinin son 6 ay boyunca görüldüğü günlerin sayısının görülmeyenden fazla olması) kaygı ve endişe ile bağlantılı olması:

1. Huzursuzluk ya da heyecan duygusu

2. Kolayca yorulma

3. Düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk çekme ya da zihnin durmuş gibi olması

4. İrritabilite (sinirlilik)

5. Kas gerginliği

6. Uyku sorunları

D. Kaygı, endişe veya fiziksel belirtilerin klinik olarak belirgin strese sebep olması ya da sosyal, iş hayatı ya da diğer alanlardaki işlevsellikte bozukluklara yol açması.

E. Rahatsızlığın herhangi bir maddenin ya da tıbbi durumun etkisiyle açıklanamıyor olması.

F. Rahatsızlığın başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamıyor olması.

YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU’NUN TEDAVİSİ

Yaygın kaygı bozukluğu, hangi türüne sahip olunursa olunsun bunu deneyimleyen kişi için çok zorlayıcı ve kendiliğinden iyileşmeyen bir hastalıktır. Yaygın kaygı bozukluğu hastalığına sahip olan kişinin bir uzman tarafından tedavi edilmesi kişinin ihtiyacı olan desteğe ulaşabilmesini sağlar. Yaygın kaygı bozukluğu olan bir hastaya mümkün olan en şefkatli yaklaşım bu hastalığın kişiyi zorladığını kabul etmek, hastadan kendi kendine düzelmesini beklememek ve yaygın kaygı bozukluğu olan kişiye uzman desteğini sunmak olacaktır.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu