Çevreden gelen tehlikelere karşı baş etme insanlığın ilk doğuşundan beri var olan bir durumdur ve baş etme türleri de insanlığın ilk doğuşundan beri vardır. Genel olarak tehlikelere karşı iki baş etme tipi gözlenmektedir: savaşmak/ kaçmak veya donmak. Fakat bu iki tepki her zaman böyle yazıldığı gibi basit gözlenmemektedir. Tepkiler her ne kadar iki isimle adlandırılıyor olsa da kişilerin gösteriş biçimleri kendilerine hastır. Kimi zaman savaşma hali endişeli davranışlar olarak kimi zaman kaçma hali yaşanan duyguyu daha fazla yaşamak istenmediği için kişinin bilincini uyuşturacak eylemlere yönelmesi kimi zaman ise donma tepki kişinin duygularını dondurmaya, uzaklaşmaya çalışması şeklinde gözlenebilir.
Gelişen insanla birlikte gözlenme biçimindeki farklılıkların insana sonuçları da değişmektedir. Bu sonuçlar beklenen durumda beklenen ölçüde olmamaktadır. Gözlenen asıl amaç kişinin kendini bir şekilde güvende tutmaya çalışmasıdır. Verilen baş etme tepkileri ilk insanın bugün bizim varoluşumuza eşsiz sebepleridir. Peki günümüzde neden bizi korumaktan ziyade hayatı daha da zorlaştırmaktadırlar? Ayırdını yapmamız gereken nokta da tam olarak budur. Tehlikeli durumlara karşı verilen tepkilerimizi anlamak ve ne kadarının normal ne kadarının ise işe yaramaz olduğunu ayırt etmektir. Fakat bu ayırt etme sistemi de sert çizgiler çekmek şeklinde bu davranış doğrudur yapılmalı veya bu davranış yanlıştır yapılmamalı şeklinden ziyade baş etme tepkilerinin ayırdını yaparken daha çok yararlı, yararsız ve yaşanan duyguların da var olduğunun kabul edildiği adeta bir hassas terazi sistemi şeklinde değerlendirilmesidir. Bazı olaylar kişinin kendini savunma ihtiyacının karşısındaki uyaranı aşacak bir şekilde tepki vermesi şeklinde görülebilir. Bu tepki, kişinin kendini koruma ihtiyacının sağlıklı bir yanından çok kişinin kendini savunmasına gerek olmayan durumlarda da gözleniyor olması kişi için sağlıksız bir duruma neden olacaktır.
Kişi için tehlikeyi var eden duygu, güvende olmadığını hissetmektir. Günümüz dünyasında tehlikeler ilk insanlıktan daha farklı şekildedir. Hatta herkesin tehlike olarak algıladığının da farklı olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Bazı insanların rahat olduğu ve güvende hissettiği bir ortamda bir başka kişi rahat ve güvende olmayabilir. Kişinin geldiği çevre, edindiği öğrenmeler bulunduğu ortamdaki kişileri, tepkileri ve oluşan durumları geçmiş öğrenmelerinden süzgece geçirerek bulunduğu yerin bildiği güvenlik duygusuna yakın olup olmadığını değerlendirir.
Bir insanın hayatta stresli ve tehlikeli pek çok durumla karşı karşıya kalma olasılığı vardır. Kişinin güvende olduğu inancını zedeleyecek durumlardan bazıları kişinin baş etme yöntemleri ile karşılayabileceği boyutu aşabilir ve kişide izler bırakabilir. Şu an gelişen dünya ile birlikte normalleşen ve çok anılır bir duruma gelen travma kelimesi, kişinin baş etme yöntemlerini aşma durumunu tanımlayabilir. Hayatta karşılaşılan stresli durumlar olabilir, karşılaşılan tüm stresli durumlar kişi için travma değildir. Son zamanlarda ülkemizde yaşanan depremlerden sonra da sıkça söylenir hale geldi travma kelimesi. Deprem, travmatik bir olay. Herkes travmatize oldu deniyor. Fakat bu doğru değildir. Travmatik olayın, kişinin baş etme becerilerini aşmasının yanında en büyük diğer özelliği kişinin beklemediği bir durum olarak karşısına çıkmasıdır. Karşılaşılacak travmatik olay çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir, insan kaynaklı yaşananlar, doğa olayları kaynaklı yaşananlar veya biyolojik kaynaklı yaşananlar ve bir çok tür şeklinde örneklendirilebilir. Travmatik olaya maruz kalan her birey ilk etapta yaşanan anormal duruma uyum sağlamaya yani anlamlandırmaya çalışır. Kendini güvende hissetmek için neler yapabileceğine odaklanır. Kişinin travmatik olayı ilk anlamlandırma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini engelleyen en büyük durumun yaşanan travmatik olayın kişinin baş etme tepkilerini ne kadar geçersiz bıraktığıdır. Kişinin yaşadığı veya hissettiği çaresizliğin artması ile baş etme becerilerini ortaya koyabilmesi ters orantılıdır.
İlk insandan itibaren insanlar hayvan saldırıları, doğa olayları ve hastalık kaynaklı ölümleri daha kolay anlamlandırmasına rağmen insanların anlamlandırmakta ve baş etmekte en zorlandığı saldırı türü insan kaynaklı olaylardır. İnsanlar, diğer insanların kötü olduğuna inanmak istemez.
Kişinin yaşadığı travmatik olaydan sonra anlamlandırma sürecinde, beyin ve beden travmatik olayı anlamlandırabilmek için tekrar yaşıyor gibi olabilir, yine beyin ve beden travmatik olayı anlamlandırma sürecinde rüyalar ve kabuslar görüyor olabilir ve anlamlandırma sürecinde travmatik olayla ilgili anımsatıcı bir durumla karşılaşıldığında rahatsız hissedilmesi normaldir fakat bu belirtiler veya kişinin travmatik olaydan önceki kendinde görmediği belirtileri görmesi, kişinin hayat kalitesine zarar vermeye başlamış ve kişinin eski haline dönmesine izin vermediği takdirde bir uzmana danışması önerilir.
Kaynakça
Travma Sonrası Psikolojik İlk Tepkileri Anlamak. Dr. Claudia Herbert
Polivagal Teori. Stephen W. Porges
Uzman Klinik Psikolog Merve TOK KAĞIT
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.