Horlama aslında uyurken üst hava yollarımızdan geçen havanın akciğerlere gidene kadar geçen sürede etrafı rahatsız eden bir ses çıkarması halidir. Yapılan araştırmalar horlamanın sosyal olası yanında bir sağlık problemi olduğunu gösterir. Horlama hemen hemen her yaş grubunda ve cinsiyette görülebilir. Şiddetinin arttığı ve kandaki karbondioksit miktarına bağlı olarak uyku apnesi de yapabilir.
Horlama ve uyku apnesi farklı klinik şikayetlere neden olmakla birlikte aynı anatomik bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkarlar. Bu anatomik özellikler horlayan hastaların %90’ından görülür. Bunlar burunda eğri nasal septum (deviasyon), sinüzit, geniz eti, büyük bademcikler, dil kökü ile boğaz duvarının darlığı, küçük çene kemiği gibi üst hava yollarındaki organ ve dokulardır.
Buna ilave olarak boğaz bölgesinde hızla geçen havanın yarattığı boğazdaki yumuşak damak farinks duvarı gibi yapıların içeri çekilmesi ile horlamanın şiddeti artar. Bazı ilaçlar ve alkol bu etkileri iki katına çıkartır.
Uyku apnesi olan hastaların ciddi kardiovasküler problemleri de varsa bu yaşamı tehdit eden bir duruma yol açabilir. Yapılan araştırmalarda kardiyo vasküler sebepler ile olana 432000 ölümde en sık ölüm saatini sabah 5 ile 6 gibi aktivitenin en düşük olduğu uyku sırasında gerçekleştiği görülmüştür.
Çocuklarda yapılan araştırmalarda bademcik geniz eti nedeniyle horlayan çocukların ameliyattan sonra EKG bulgularının düzeldiği gözlenmiştir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.