Çocuklar ve Mahrem Konular

Günümüzde ‘çocuklar’ denince akla gelen ilk konulardan biri de mahremiyet. Mahremiyet, mahrem kelimesinden gelen ve gizlilik anlamı taşıyan bir sözcük.

Mahremiyetin çocuklara dair akla gelen ilk konulardan biri olma sebebine: Çocuk hakları bilincinin gelişimi, yetişkinlerin çocuklar üzerinde güç kullanmaya dair bakış açılarının değişmeye başlaması ve ne yazık ki teknolojinin gelişmesi ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla artan ‘afişe etme’ alışkanlığı olarak bakabiliriz.

Mahremiyetten bahsetmeden önce toplumumuzda ‘mahrem’ kabul edildiği için biraz uçlara giderek çocuk eğitiminde ‘mahrum’ bıraktığımız bir konudan, cinsel eğitimden de bahsetmekte fayda var.

Çocukların ‘mahrem’ bilinci kazanması önce güvenli alanında ‘açık’ olabilmesiyle başlar. Yani çocuğun belli yaş aralıklarında kendi vücudunu keşfine dair, yetişkin dünyasında karşılaştığı evlilik, doğum temalı sorularına dair ebeveynleri tarafından utandırılmadan, yaşına uygun cevaplar alması onu hem mahreminin ne olduğu ve sınırların nerede başladığı konusunda bilgilendirir hem de onun ayıp- yasak- günah kavramlarının ötesinde bir doğallıkla ve korkutucu- yanlış bilgilerle travmatize olmadan bedeniyle barışık olmasına alan açar.

Gerek çocukken gördüğümüz geleneksel- katı tutumu sorgulayarak gerek ‘ne yapmam gerekiyor’ sorusunun cevabını doğru bilgi kaynaklarıyla netleştirerek çocukların merak duygusuyla barışmaya ihtiyacımız var. Bu barışı sağlamak bizi içimizdeki çocuğa götürerek daha huzurlu bir insan, eş, ebeveyn olmanın da kapısını aralayacaktır.

Çocukların beden algıları her yaş grubunda değişkenlik gösterir. Çocuktan çocuğa farklılıklar olabileceği göz ardı edilmeden denebilir ki çocuklar nerdeyse doğdukları zamandan itibaren cinsel organlarını hissederler. İki yaşından altı yaşına kadar olan süreçte ise cinsiyet farklılıklarını sezmeye ve bununla ilgili detaylara ilgi duymaya başlarlar. Bu yaş grubundaki çocuklar beden hakkında, kız ya da erkek olmakla ilgili sorular sorabilir; keşifte bulunmak isteyebilirler. Çocukların bu soruları ebeveynlerine sorabileceklerine dair duydukları güvenle beraber; açık, kısa ve net cevaplar almaları önemlidir.

Bu sorulardan bazıları, özellikle dört yaşından sonra gündeme gelen: Ben nasıl doğdum, ‘bu’ ne, neden ondakiyle bendeki farklı, bebek anne karnından nasıl çıkar gibi sorulardır. Bu sorular hakkında önce çocuğun fikri sorulabilir: “Sence neden, sen ne düşünüyorsun?” gibi. Eğer o an anne baba cevabı bilmiyorsa panik yapmadan “şu anda nasıl anlatacağımı bilmiyorum, daha sonra konuşalım mı?” diyebilir.

Bazı sorulara verilebilecek cevaplar ise şunlar olabilir:

Ben nasıl doğdum?

Babanla ben/annenle ben birbirimizi çok sevdik ve sonra bir çocuğumuz olmasını istedik, sen dünyaya geldin (leylekler getirdi masalını sonsuza dek unutun).

‘Bu’ ne? (Cinsel organını kastederek ) 

Bunun adı penis/vuvua. Kızlar ve erkekler çişlerini buradan yaparlar.

Neden ondakiyle bendeki farklı? (Cinsel organını kastederek ) 

Sen kızsın o erkek (veya tam tersi). Kızların ve erkeklerin vücutlarında farklılıklar vardır. 

Bebek anne karnından nasıl çıkar?

Bebeğin anne karnından çıkmasına yardımcı olan bir delik vardır, dokuz ayın sonunda bebek o delikten dışarı çıkar.

Bu soruları cevaplarken resimli hikayelerden, çocuk kitaplarından yararlanmak yerinde olacaktır. 

Ancak şunu da belirtelim, çocuklara ihtiyacı olmayan bilgileri ‘boca etmeye’ gerek yoktur. Nasıl ki önce tay tay egzersizi sonra tuvalet eğitimi sonra okula başlama gibi aşama aşama bir gelişim söz konusuysa aynı şekilde çocuğun cinsellikle ilgili detayları öğrenmesi için de aşamalar söz konusudur. Bu aşamalılık ilkesini göz ardı ederek, ısrarla ‘bilimsel’ vurgusu yapsa da çocuğun anlama düzeyinin ve o yaştaki ihtiyacının dışında, mahremiyet algısını zedeleyen kategoride bilgiler veren kitapların olduğu da unutulmamalı, kitap seçiminde dikkatli davranılmalıdır. 

Bir başka açıdan, çocukların bilmesinin, yapmasının istenmeyeceği söz/davranışlar göz önünde bulundurularak öncelikle yetişkinlerin sözlerine ve davranışlarına dikkat etmesi önem taşımaktadır. Çocuklar öncelikle okuduklarını, kendileriyle konuşulanı değil şahit olduklarını ‘alırlar’ yani taklit ederler.

Çocukların keşif için sorduğu soruların yanında keşfe dönük bazı dokunma davranışları da görülebilir. Bu davranışlardan biri de anne- babaları genellikle endişelendiren mastürbasyondur.

Mastürbasyon, çocuklar için yetişkin cinselliği algısından uzak bir davranıştır. Zaman zaman başı okşanınca, yanağından öpülünce nasıl hoşlandığı bir his yaşaması söz konusuysa bu davranışı zaman zaman yapıyor olmasında da rahatlama niteliğinde bir his söz konusudur ve doğal karşılanması yerinde olur. Bununla beraber mastürbasyonun çeşitli sebeplerini bilmekte yarar vardır: Çocuğun yeterince iletişim kuramama veya oyun oynayamama sebebiyle bunalması ve bedenine yönelmesi, yaşadığı bir gerginlik sebebiyle  bu yolla rahatlamak istemesi, dar/sıkı kıyafet seçimi sebebiyle sürekli yaşanan uyarım, istismarı sonucunda yetişkin cinselliğini keşfe yönelme olabilir. Ailelerin davranışa şahit olduğunda önceliği, nedenini anlamak olmalıdır. Çocuğu korkutarak, zorla pozisyonunu değiştirmeye çalışarak panikle hareket etmek yerine görmezden gelmek, hiç uzun açıklamalara girişmeden dikkatini oyunlarla veya çeşitli uğraşlarla başka bir yöne çevirmek, eğer başkalarının yanında bu durum yaşanıyorsa çocuğu davranışı yüzünden yargılamamaya özen göstererek sakince konuşmak önerilir.

Eğer davranışın sıklığı giderek artıyorsa ve çocuğun hayatını gittikçe olumsuz etkileyen bir hal alıyorsa profesyonel destek alınması yerinde olacaktır.

Mahremiyet eğitimi için sıfır yaşından altı yaşına kadar olan süreç kritiktir. Başta da söylediğimiz gibi doğdukları andan itibaren alt değiştime, banyo yapma, kıyafet değiştime gibi davranışlar, kız ya da erkek fark etmeksizin, mahremiyet başlığı altındadır. Freud’un da vurguladığı gibi altı yaşından sonra okula başlama dönemiyle bu alandaki meraklarda genellikle sönme olur ve ergenlikteki hormonal farklılaşmayla gelen bedensel değişimle çocuk, cinselliği tekrar anlamlandırma süreci içine girer.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu